FETÖ’cüler niye yalan söylüyor…

02:077/08/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Hüseyin Likoğlu

15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren hainler, enselendikleri günden beri yalan söylüyorlar.Gerçi Fetullah Gülen, başından beri yalan üzerine bina etti bu şeytani hareketi.Elebaşının, 1992 yılında örgüt bülteni Zaman’a verdiği röportajlar serisinden oluşan Küçük Dünyam adlı eseri okuyanlar,bu örgütün yalanı bir din olarak benimsediğinive ona göre yaşadığını bilir.Fetullah Gülen, 1981 yılında hastayım ayağına Diyanet’teki vaizlik görevinden istifa eder.Ancak Gülen, yurtdışına kaçana kadar80’lerden 90’lara

15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren hainler, enselendikleri günden beri yalan söylüyorlar.
Gerçi Fetullah Gülen, başından beri yalan üzerine bina etti bu şeytani hareketi.
Elebaşının, 1992 yılında örgüt bülteni Zaman’a verdiği röportajlar serisinden oluşan Küçük Dünyam adlı eseri okuyanlar,
bu örgütün yalanı bir din olarak benimsediğini
ve ona göre yaşadığını bilir.
Fetullah Gülen, 1981 yılında hastayım ayağına Diyanet’teki vaizlik görevinden istifa eder.
Ancak Gülen, yurtdışına kaçana kadar
80’lerden 90’lara Türkiye’nin camilerinde vaaz adı altında örgütsel nasihatlere devam eder.

Yalan bu örgütün temel özelliği olduğuna göre, FETÖ’cüler, yaşadıkları gibi inanmışlar demektir. Ancak son zamanlarda ve özellikle geçen hafta başlayan ve bu ay sonuna kadar devam edecek olan Akıncı Üssü davasında söylenen yalanları çok iyi analiz etmemiz gerekir.

Bir sanık alacağı cezadan yırtmak için ya da daha hafif ceza için yalan söyleyebilir. Kabiliyetine göre, eğer mahkeme heyetini kandırırsa amacına ulaşabilir. Bunda şaşılacak bir durum yok. FETÖ’cülerin mahkemedeki yalanlarını aynı kefeye koyamıyoruz. Çünkü onlar bize inanılmasını istemediğimiz yalanlar söylüyorlar.
Öyle “yalancı, sahtekarlar, soytarılar, aklımızla dalga geçiyorlar” tepkisiyle geçiştirilebilecek yalanlarla karşı karşıya
değiliz.
Daha önceki davalarda olduğu gibi Akıncı Üssü davasında yalanın zirve yaptığı anları gördük.
Kaçak Adil Öksüz dışında İhanet Şebekesinin en önemli sivil elebaşları Akıncı Üssü davasında mahkeme huzuruna çıkarıldı.
Herkesin general rütbesindeki hainlerin kafa selamı ile selamladığı bu hainlerin ne söyleyeceğine odaklandığı duruşmalarda, gerçekten aklımızla dalga geçilen yalanlara şahit olduk.
Kaçamayan 1 numaralı hain, iddianamede Fetullah Gülen ve Adil Öksüz’den sonra 3 numara olarak yer alan Kemal Batmaz,
o gece Akıncı Üssü ile ilgili görüntülerine “O, ben değilim” diyor
. 11 Temmuz’da Adil Öksüz ile birlikte ABD’ye gidip 13 Temmuz’da yine birlikte döndüklerine ilişkin bilgiler soruluyor kendisine, “Bir arkadaşı görmeye gittim.
Telefonuna kapalı olduğu için ulaşamadım. Geri döndüm” diye cevap veriyor.
Sanki çarşıya bir arkadaşını görmeye gitmiş gibi, ulaşamayınca geri dönmüş.
Bir başka elebaşı sivil Hakan Çiçek’in, geçen hafta hikayesini yazmıştım. Ultra Atatürkçü Anafartalar Kolejinin sahibi.
Kripto FETÖ’cülerin enselenmemek için çocuklarını Atatürkçülük kisvesi altında göndermeleri için himmet paralarıyla yaptırılan kolej.
Hakan Çiçek de herkesin yüzüne baka baka FETÖ ile ilgisinin olmadığını, öğrencisinin velisi olan darbeci Albay Ahmet Özçetin’in daveti üzerine partiye katılmak için Akıncı Üssüne gittiğini söylüyor.
Geçmişte elebaşı Fetullah’ın çaycılığını yaptığının ortaya çıkabileceğinden hiçbir endişesi yok.
İfade veren bir diğer sivil elebaşı STV’ci Nurettin Oruç ise, hayvan belgeseli çekmek için orada olduğunu söylüyor. Doğru.. Bulunduğu
Akıncı Üssü’nde o gece yapılanlara bakıldığında, yapanların insan olmadığı kesin de, Nurettin Oruç’un, o geceki hayvanlığı hangi aparat ile çekeceği belli değil.
Muhtemelen, bugün-yarın bilişimci ve TİB’in kara kutusu Harun Biniş ifade verecek. Onun yalanlarını da merak etmiyor değiliz.
Yukarıda yazdım. Bir sanık cezadan kurtulmak için ya da daha az ceza almak için yalan söyleyebilir. Ancak örneklerini verdiğim
Batmaz, Çiçek ve Oruç’un yalanlarını bu şekilde değerlendiremeyiz. Çünkü bu yalanlarla mahkeme heyetini kandıramayacaklarını herkesten çok kendileri çok iyi biliyor.
O halde niye böyle bir yalana başvurdukları çok iyi araştırılmalı.
Adamların duruşmalardaki hallerine baktığımızda
kesinlikle bir savunma anlayışı içinde olmadıklarını, mahkeme heyetinin kendilerine daha az ceza vermesi yönünde bir beklenti içinde olmadıklarını
çok iyi görüyoruz. Duruşmalarda bile örgütsel bir faaliyet içerisinde oldukları, ifadeleriyle gerek kendilerinden sonra ifade verecekleri, gerekse dışardaki
örgüt mensuplarına mesaj verdikleri âşikâr.
Bundan sonraki duruşmalarda kesinlikle elebaşlarının ifadeleri, ayak takımından önce alınmamalı.
En önemli sanığın ifadesi
en başta değil, en sonda alınmalı.
Liderin ifadesi ilk sırada alınırsa diğerleri de aynı doğrultuda ifade verir.
Nitekim Kemal Batmaz’dan sonra verilen ifadelerde bunu açıkça görüyoruz.
Batmaz, “Akıncı Üssü’nde görüntülerim olmasına rağmen açıkça inkar ediyorum. Siz de benim gibi inkar edin” mesajı veriyor. Akabinde herkes aynı yalanı söylüyor.
Bu yalancıların yalanlar üzerinde kurdukları yeni algı operasyonuna son vermenin formülünü
Cumhurbaşkanı Erdoğan Malatya’da
:
“Duruşmalarda soytarılık yapıyorlar. Yaptıkları ihanetin, işledikleri cinayetin karşılığı olan cezaları alıp hapishanelere tutuklu değil, hükümlü olarak gittiklerinde, gerçeğin soğuk yüzüyle tanışacaklar. Gittikleri yerde artık pişmanlık da fayda etmeyecek.” Bu hainlere ilk celsede cezalarını verip bir daha gün yüzü görmeyecek şekilde dört duvarın arkasına tıkarsak,
bir daha soytarılık yapacak ortamları kalmaz…
#FETÖ
#15 Temmuz
#Kemal Batmaz