FETÖ nasıl peydahlandı…

03:0610/07/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Hüseyin Likoğlu

Normal şartlarda ‘geçmişte kimin FETÖ ile nasıl iltisakı olmuş’ gibi tartışmaları pek sağlıklı bulmuyorum. Çünkü bu tür tartışmalar en çok FETÖ’cü hainlerin işine yarıyor. Evet, her ne kadar geçmişte yaşananları bu süreçte konuşmayı doğru bulmasam da Hürriyet Gazetesi’nin iki eski yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Sedat Ergin’in geçen haftaki yazıları bazı eski defterleri açmaya mecbur kıldı bizi.Özkök ve Ergin, 2004 MGK’da yaşananları baz alarak, FETÖ’nün adeta o tarihten sonra örgüt haline geldiği

Normal şartlarda ‘geçmişte kimin FETÖ ile nasıl iltisakı olmuş’ gibi tartışmaları pek sağlıklı bulmuyorum. Çünkü bu tür tartışmalar en çok FETÖ’cü hainlerin işine yarıyor. Evet, her ne kadar geçmişte yaşananları bu süreçte konuşmayı doğru bulmasam da Hürriyet Gazetesi’nin iki eski yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Sedat Ergin’in geçen haftaki yazıları bazı eski defterleri açmaya mecbur kıldı bizi.


Özkök ve Ergin, 2004 MGK’da yaşananları baz alarak, FETÖ’nün adeta o tarihten sonra örgüt haline geldiği imasında bulundular. FETÖ’nün tetikçisi Mehmet Baransu’nun gündeme getirip AK Parti 2004 yılında MGK’da Gülen’i bitirme kararı almıştı dediği malum 2004 MGK’sı.

Ertuğrul Özkök, Türkiye’nin en kritik yılları 90’lı yıllardan 2000’li yılların ortalarına kadar Hürriyet’in genel yayın yönetmeniydi. Sedat Ergin de aynı yıllarda Ankara temsilciliği görevini yürütüyordu. Yani 28 Şubat başta olmak üzere FETÖ’nün o yıllardaki her türlü faaliyetine tanıklar. Hatta o kadar tanıklar ki, Fetullah Gülen’i Refah Partisi ve Necmettin Erbakan karşıtlığı yüzünden baş tacı etmişlerdi.

Hürriyet Gazetesi’nin Fetullah Gülen’in Necmettin Erbakan için “Beceremedin çekil git” ifadesini manşete taşıdığını hatırlatmama gerek yok. Onu artık herkes biliyor. Elebaşı Gülen’in Kanal D ekranlarında Yalçın Doğan ve Mehmet Ali Birand ile yaptığı söyleşilerde 28 Şubatçılara medhiyeler dizdiğini de hatırlatmama gerek var mı bilmiyorum. Aynı programlarda Gülen’in Necmettin Erbakan’dan hazzetmediğini göğsünü gere gere anlatmasını da hatırlatmama gerek yok sanırım.

Ama 6 Şubat 1998 tarihli Ertuğrul Özkök’ün “Fethullah Gülen-Papa buluşması” başlıklı yazısını hatırlatmamda fayda var. Çünkü o yazıda Özkök, Gülen’den sitayişle bahsediyor. Ve biraz da Gülen’i ne kadar iyi tanıdığını da belli ediyor. O yazının içeriğinde iki önemli olay var. Birincisi Fetullah Gülen ile Bülent Ecevit’in gizli gizli görüşecek kadar yakın olduklarını ilk kez Özkök’ten öğreniyoruz. İkincisi ise Özkök’ün, TÜSİAD’ın yayın organı Görüş Dergisi’nde yer alan ‘‘İslam, Demokrasi ve Türkiye’’ başlıklı bir makaleden alıntı yaparak Gülen’in TÜSİAD tarafından da akredite edildiğini ifşa etmesidir.

Hürriyet’in iki eski yöneticisi eğer FETÖ ile geçmişteki iltisaklarını gizlemek için bu yazıları yazdıysalar söyleyecek sözüm yok. Ben de bunları hatırlatmak için yazmıyorum zaten. Ancak birileri özellikle FETÖ’nün 2004 yılı öncesini saklamaya çalışıyor. Özellikle Sedat Ergin’in TBMM FETÖ Araştırma Komisyonu raporuna atıfta bulunduğu halde yine de FETÖ’nün mazisini 2004 MGK toplantısına bağlaması kabul edilebilir değil. Zira Komisyona sunulmuş çok önemli bir rapor var FETÖ ile ilgili.

Polis Akademisi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Şafak Çomaklı devletin dehlizlerinde yıllarca saklanan üstelik daktilo ile yazılmış ıslak imzalı bir raporu FETÖ Komisyonuna sundu. Rapor neydi, kaç tarihliydi? Prof. Çomaklı tarafından Komisyona sunulan rapor 10 Mart 1992 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıyor. Raporda “Fetullah Hocanın Talebeleri” adlı bir örgüt yapılanmasından bahsediliyor.

Raporun bana göre tek eksiği Fetullahçıları dindar gibi göstermesi. Halbuki Emniyet, Yargı ve TSK’da Fetullahçılar hiçbir zaman dindar olmadı. Bu yüzden ve ne yazık ki günümüzde dahi Fetullahçı denince muhafazakar insanlar hedef alındı, alınıyor. Halbuki Fetullahçılar Gezi’de solcu, 17-25 Aralık’ta liberal, 15 Temmuz’da da Kemalist kimlikleriyle çıktı karşımıza. 28 Şubat’ta bütün muhafazakarlar biçilirken, Fetullahçıların önü açıldı. Hatta İmam-Hatipler, sırf muhafazakar insanlar çocuklarını FETÖ’nün okullarına göndersin diye 28 Şubat Cuntacıları tarafından kapatıldı.

2004 yılındaki MGK tavsiyesine uymadığı için AK Parti’yi suçlamak isteyenler, 28 Şubat’ın bu ayrıntısına dikkat etmelidir. 2004 MGK’sında tıpkı 28 Şubat gibi sözde Fetullahçılar hedef alınmış. Asıl hedef muhafazakarlardı. Eğer AK Parti o tuzağa düşseydi, bırakın 2017’yi 2007’yi bile göremeyecekti, Fetullahçılara da hiçbir şey olmayacaktı. Nereden mi biliyoruz? 15 Temmuz’da başımıza bomba yağdıran Fetullahçı hainler, 2004’te MGK’da tavsiyede bulunanların elinden geçtiler. 2004’te tavsiyede bulunan komutanlar 15 Temmuz’da başımıza bomba yağdıranların sicillerine tek satır olumsuz bir şey yazdılar mı, bakılsın. Madem Fetullah Gülen’in mazisine yolculuk yapıyoruz, o halde biraz daha gerilere gidelim. Bildiğim ne kadar FETÖ’cü varsa hepsi HİZMET(!) hareketinin 1960’larda başladığını söylüyor. Yine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Meclis FETÖ Komisyonuna gönderdiği raporda Fetullah Gülen’in daha 17 yaşında iken korunduğunu gösteriyor. Bir memur düşünün asaleti 7 yılda tasdikleniyor. Bir memur düşünün asaleti tasdiklenmeden imamlıktan vaizliğe terfi ediyor. Bir memur düşünün asaleti henüz tasdiklenmeden üstelik askerden hava değişimi iznindeyken komünizm karşıtı vaazlar vererek, milleti galeyana getirip bina baskınlarına neden oluyor.

Evet Fetullah Gülen, HİZMET(!) yolculuğuna 1960’larda çıkmış. Özellikle CHP’nin meşhur Genel Sekreteri Kasım Gülek ile tanışmasının ardından hızla Hizmet(!) yolunda ilerlemiş.

Peki, o yılların özelliği neydi? Soğuk savaşın başlangıç yılları. Gladyo’nun dünyaya hızla yayıldığı yıllar. Fetullah Gülen Gladyo’nun gayrimeşru çocuğudur. FETÖ ile samimi bir mücadele istiyorsak, o yıllardan başlamamız lazım…

#FETÖ
#Gladyo
#Ertuğrul Özkök
#Sedat Ergin