Bu yazıyı kavurucu sıcaklıktaki Körfez’den yazıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti için Pazar günü start verdiğimiz yolculuğun güzergâhı, Suudi Arabistan-Kuveyt-Katar oldu. Ana gündem ise, bilindiği üzere, Katar Krizi... Söz konusu kriz, Haziran başından bu yana inatla sürüyor, malumunuz. Türkiye ise, bu elbet mana yüklü ancak izahını yutması güç soğukta yapıcı bir rol oynamayı sürdürüyor. Zira ne Katar’a yapılan muamele ne de bölgenin kendini içine soktuğu gerilim hayra hizmet etmiyor.
1,5 ayı aşkın süredir devam eden sürece Katar açısından bakıldığında, mallara, sınırlara ve yollara koyulan blokaj sonrası gıda başta olmak üzere birtakım ürünlerde sıkıntı yaşansa da, ihtiyaçların Türkiye ve İran gibi alternatif pazarlarla giderilmeye çalışıldığını gördük. İhracat kanadında ise, akla haliyle hemen ülkenin önemli gelir kaynağı olan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) geliyor. Yapılan açıklamalara bakılacak olursa, LNG ihracatında Katar şimdilik blokajdan pek etkilenmemiş gözüküyor. Nitekim satışlar büyük ölçüde Asya ve Avrupa’ya yapılırken, bu pazarlar gerek kontratların uzun vadesi gerekse ilgili hatlarda sorun olmaması sayesinde şimdilik hırpalanmamış duruyor. Bölge özelinde ise, Katar’dan yoğun LNG ithalatı yapan BAE ile de alışveriş devam ediyor mesela. Bununla birlikte, Katar ekonomisinde turizm ve havayolları gibi diğer öne çıkan bazı alanlarda ciddi sıkıntıların yaşandığı da aşikâr. Ayrıca finans sektörü ülkeye üvey muamele yapan Arap kardeşlerin paralarının ahvalini dikkatle izlerken, helyum ihracatının da kara hattındaki blokaj nedeniyle bir süreliğine sıkıntıya düşen bir diğer ayak olduğunu ekleyeyim.
Aslına bakılırsa, yaşananların sadece Katar değil, krizi çıkartan ülkeler için de implikasyonları olduğuna ve/ya olacağına şüphe yok. Petrol fiyatlarının yıkılmasıyla birlikte son yıllarda eski güzel günlerini arayan bölgede, Katar ile çalışan firmalar için çeşitli sektörlerde, alanlarda yansımalar kaçınılmaz. Daha da önemlisi, zaten krizlerle kaynayan bir Ortadoğu konjonktüründe, üretilen son bunalım sayesinde bölgenin istikrar ve güvenilirlik hanesine eksi bir not daha uzun süre silinemez şekilde yazılmış oldu.
Katar’ın ne denli müreffeh bir ülke olduğu malum. 66.000 doları aşan kişi başına geliriyle, zenginlikte dünyanın tepelerinde geziniyor. Ülkenin son dönem hedefleri arasında bulunan enerji/emtia ağırlıklı bir ekonomiden çeşitlenmiş bir yapıya geçmek ise, gelecek için önem taşıyor. Hatta yaşanan krizle birlikte, konunun öneminin bir kez daha gün yüzüne çıkmış olduğu söylenebilir.
Katar şimdi bir yandan üretim ve pazarları çeşitlendirmenin değerini hissederken, bir yandan da maruz kaldığı yaptırımlara karşı ayakta durmaya çalışıyor. Açıkçası aldığı yaralara rağmen bunu şimdilik başarabiliyor da… Öte yandan bu dirayetin sürdürülebilirliği, yaralar derinleşmeden krizin mümkün olan en kısa sürede bitmesini gerektiriyor. Burada en problemli husus ise, blokajın sebeplerine dair anlaşmazlıklar, anlaşılmazlıklar olarak tanımlanabilir. Bu noktada, yaptırımcılarca öne sürülen ve Katar tarafından reddedilen terörizme destek meselesi şöyle dursun, Doha’nın Körfez’de öteden beri takındığı tavırlardan Tahran ile olan yakınlığına kadar çeşitli tartışmalar açmak mümkün. Açılıyor da…
Bu kördüğümün aklıselim bir şekilde çözülmesi için ise, uluslararası camianın da tarafları diyaloga çağıran bir çaba sarf etmesi gerektiğine şüphe yok. Bu nedenle Kuveyt ve Türkiye gibi bölge ülkelerinin yapıcı ve barışçıl yaklaşımları değerli. Elbette Türkiye açısından bunun hassas dengeler gözetilerek ilerletilmesi de önem taşıyor. Bununla beraber, arka plandaki dinamikler bir yana, ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı dünyasından da krize bir son verilmesine dair sesler yükseliyor. Dolayısıyla farklı aktörler farklı saiklerle Körfez’deki soğuğun geçmesini bekliyor.
Öte yandan Ortadoğu’nun krizleri bitmek de bilmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ajandasının bir başka maddesi olan Mescid-i Aksa da, acil bir uluslararası ilgi ve dayanışmaya muhtaç.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.