Kadına şiddet insanlığa ihanettir

04:0028/11/2017, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
Hatice Karahan

“Kadına şiddet, belki de en utanç verici insan hakları ihlali… Ve belki de en yaygını. Coğrafya, kültür ve servet sınırı da tanımayan bu şiddet devam ettiği sürece, eşitliğe, kalkınmaya ve barışa dair gerçek bir ilerleme sağlayacağımızı iddia edemeyiz.”BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’a ait bu sözler, dünyanın nicedir yaşadığı büyük bir acı gerçeği özetliyor.“Kadına şiddet, insanlığa da ihanet!”Türkiye bu zorbalığa, işte bu sloganla kafa tutuyor.Geçtiğimiz hafta ülkemiz, 25 Kasım’da dünya çapında

“Kadına şiddet, belki de en utanç verici insan hakları ihlali… Ve belki de en yaygını. Coğrafya, kültür ve servet sınırı da tanımayan bu şiddet devam ettiği sürece, eşitliğe, kalkınmaya ve barışa dair gerçek bir ilerleme sağlayacağımızı iddia edemeyiz.”

BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’a ait bu sözler, dünyanın nicedir yaşadığı büyük bir acı gerçeği özetliyor.


“Kadına şiddet, insanlığa da ihanet!”

Türkiye bu zorbalığa, işte bu sloganla kafa tutuyor.

Geçtiğimiz hafta ülkemiz, 25 Kasım’da dünya çapında düzenlenen “Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” etkinlik ve çalışmalarının güçlü bir parçası oldu. Bu vesileyle, hem dünyadaki hem de Türkiye’deki kadınların şiddet eksenli mağduriyetlerine karşı sesimizi bir kez daha yükselttik.

HER TÜRLÜ ŞİDDET

Kadına şiddet, BM tanımına göre; kamusal ya da özel hayatta kadınların fiziksel, cinsel veya zihinsel olarak zarar görmesine sebep olan ya da olma potansiyeli taşıyan cinsiyet temelli her türlü şiddet eylemi...

Dolayısıyla kadına şiddet deyince, akla ağırlıklı kaynak olan eş tarafından fiziksel zorbalık gelse de, aslında kayıtların yetişemeyeceği kadar çeşitli formlar da var şüphesiz. Malum, kadınlar ailenin diğer bireylerinden kamusal alana kadar uzanan mecralarda diğer erkeklerin de baskısına maruz kalıyor. Ve sözlü saldırı ile ayırımcılık da, şiddet tanımının içine giriyor.

Kadınlar üzerinde çeşitli derecelerde zararlara sebebiyet veren bu hastalıklı durumun temelinde, erkeklerin kadınlara yönelik bakış açısındaki ve karşı cinse yükledikleri normlardaki anormallikler yatıyor. Bunun yanı sıra araştırmalar, özellikle fiziksel darbe içeren şiddet vakalarında, çocuklukta maruz kalınan aile içi davranış ve olayların da rol oynadığını gösteriyor.

Kadınların bu vahşete (özellikle sürekli) maruz kalmasında, sahip oldukları eğitim ve sosyoekonomik statü gibi özelliklerin de bağlantısı var ancak bu seviyelerin yüksek olduğu ailelerde de şiddetin her zaman engel tanımadığı çok iyi biliniyor.

VERİLER DİYOR Kİ…

Ne acıdır ki BM verileri, dünya genelinde hayatları boyunca en az bir kez şiddete maruz kalmış kadın oranının %35 civarında olduğunu ortaya koyuyor.

Şiddetin, kadının toplumdaki yerini her açıdan küçülterek sebep olduğu ekonomik ve toplumsal maliyetler de ortada…

Sağlık tarafından bakıldığında, söz konusu vakalar ciddi fiziksel ve psikolojik problemlere yol açarken, yine küresel bir araştırmaya göre eş şiddeti vakalarının %42’si yaralanmayla sonuçlanıyor.

Üstelik bu zorbalık aynı zamanda çocukları da derinden etkilerken, meselenin geleceğine adeta bir kısır döngü örüyor.

Ölüm vakaları ise, işin en acı kısmı... Söz konusu hunharlığın en uç noktasındaki veriler, dünyada cinayete kurban gitmiş kadınların neredeyse %40’ının eşleri ya da yakın ilişkide oldukları erkekler tarafından öldürüldüğünü söylüyor.

Öte yandan kadına şiddet, erken yaşta evlilik gerçeğiyle de pekişiyor. Bugün dünyada her yıl 15 milyon kızın 18 yaşından önce evlendiği rapor ediliyor. Araştırma bulguları ise, erken evlenen kızların daha çok şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor. Ve bu aynı zamanda ortaöğretim ve ötesini terk etmeyi de beraberinde getirerek, kadınlar ve toplum üzerinde bir başka kalıcı hasar bırakıyor.

KÖKLERİNE İNMEK

Bu tespitler nicedir ortadayken, ülkeler hem kendi içlerinde hem de uluslararası işbirlikleriyle halen bu illete çare bulmaya çalışıyor. Kanunların bu kapsamda en caydırıcı unsur olması tartışılmaz bir şartken, temelde yatan kadına dair çarpık zihniyetleri normalleştirmek de hayati bir gereksinim. Nitekim yine çalışmalar, ilgili şiddetin köklerini ilaçlamadıkça diğer önlemlerin istenen etkiyi yeterince göstermediğini söylüyor. Bu çerçevede, kadının toplumdaki ve ekonomideki yerini güçlendirici politikalar da, şiddete hayır demenin anahtarlarından…

Öte yandan bu global sorunun hakiki çözümü, devletlerin yoğun bir çaba ortaya koyarken toplumların samimi bir niyet göstermesine bağlı. Ve bu doğrultuda, erkeklerin de sesini daha çok yükseltmesine… Kadına değil, kadına şiddete karşı…

#Kadına Şiddet
#Türkiye
#Şiddet
#Kadın