Bu ayki Derin Ekonomi dergisi için “Çin Rüyası” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Konunun özü, Çin Komünist Partisi Kongresi’nde Xi’nin yapmış olduğu 3,5 saatlik hitabın dünyaya saçtığı güçlü mesajlardı. “Yeni bir çağ inşa etmenin” engin detaylarını saatlere sığdıramayan konuşmanın, halkın refahını artırmayı vurgularken Çin’i dünyanın merkezine aldığını da söylemek mümkün.
Geçtiğimiz Cuma bu köşede kaldığımız yerden devam etmek için bu detayı hatırlamak gerekiyor. Zira Çin’in, Xi’li yeni dönemde küresel hâkimiyetini artırma eğilimi güçlü bir şekilde devam edecek. Asya’nın giderek daha merkezi bir hal alacağı geleceğin dünyasında, Çin büyük bir hevesle kollarını dünyaya açmayı sürdürecek. Elbette taze Trump ziyaretinin açıkça gösterdiği üzere, ABD de bölgedeki varlığına önem vermek zorunda kalacak.
Bununla birlikte, bugün liderlerin yaklaşım tarzı arasında oldukça büyük bir fark göze çarpıyor: Xi bu doğrultuda küreselci bir tutumu öne çıkarırken, Trump “America First” söylemini öncelemeyi tercih ediyor. Ve Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekilmek suretiyle başlattığı bu politikayı, Indo-Pasifik olarak adlandırmayı benimsediği bölgedeki ülkeler özelinde de şekillendirmeyi amaçlıyor.
İşte Trump’ın geçtiğimiz günlerde şaşaalı ve keyifli bir biçimde ağırlandığı Çin’de de bu tarzı takındığına şahit olduk. Nitekim ikili ajandanın tepesinde Kuzey Kore tehdidinin yanı sıra yer alan “ticaret” bahsi, yine Trump’ın iğneli sözleriyle açılıp kapandı. ABD’nin en büyük ticaret açığı verdiği Çin gibi bir yerde elbette bu söylemler artık kimseye garip gelmezken, Başkanın altını çizdiği hususlar arasında Pekin’in uyguladığı rekabet gücünü gölgeleyici kısıtlamalar da yer aldı.
250 milyar dolarlık ticaret ve yatırım anlaşmalarının da imzalandığı ABD-Çin buluşması özellikle Xi’nin çizdiği yapıcı perspektifle olumlu sonuçlansa da, Trump’ın hemen sonrasında Vietnam’daki APEC CEO Zirvesi’nde bolca sarf ettiği “America First” vurgusu, bölgenin bu gerçekle yaşaması gerektiğini herkese yeniden hatırlattı.
Zira ABD Başkanı bölgedeki aktörlere açık açık, ülkesinden faydalanılmasına bundan böyle izin vermeyeceğini haykırdı. “Siz nasıl ülkenizi önceliyorsanız, ben de aynısını yapacağım” şeklinde izahat verirken ise, artık herkes ayağını denk alacak demeye getirdi. Örneğin bu kapsamda, Vietnam’ın ABD tarım ürünlerine uyguladığı ticaret engellerini kaldırma taahhüdünden memnuniyet ve övgüyle bahsetti.
Trump’a göre, artık sadece kurallara göre oynayanlar ABD’nin yakın ekonomik partneri olabilecekken, birlikte gördükleri Indo-Pasifik rüyasının gerçekleşmesi de ancak buna bağlı olacak. Bu ise ister istemez, Çin’in bölgeye sunduğu daha cömert yaklaşımı akıllara getiriyor, getirecek.
Öte yandan Çin etkisi, cazip olduğu kadar netameli meseleleri de beraberinde taşıyor. Bunların başında ise, enerji yataklarına sahip kritik bir güzergâh olan Güney Çin Denizi konusu geliyor malum. Hatta Vietnam ziyaretinde iki lider arasında ele alınan konu, Trump’ın son durağı olan Filipinler’de düzenlenen ASEAN görüşmelerinin ajandasında da yer aldı. ABD Başkanı ise bu kapsamda, bölge ülkelerinin barışçıl bir zeminde çözülmesini istediği probleme el atma ve aracı olma isteğini açıkça ortaya koydu.
Ben yazının sonuna gelirken Filipinler’deki görüşmeler sürmekteydi. Bu arada Trump’ın bugün nihayete eren ziyaretinde, Hindistan lideri Modi ile de bir araya geldiğini atlamamak gerek. Şu çok ses getiren “Indo-Pasifik” açılımının anlam ve önemine istinaden…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.