Bu köşede Kazakistan ekonomisiyle başladığımız haftayı, başkent Astana’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bilim ve Teknoloji Zirvesi ile kapatalım. 10-11 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen zirve, aslında İİT için bir ilk olurken, bu yılın başlığına “inovasyon” ve “İslam dünyasında modernizasyon” temaları da eklenmişti.
Açıkçası söz konusu zirve ve bu kapsamda hedeflenen amaçların ardında, devasa bir ihtiyaç yatıyor. Nitekim bilimsel gelişim ve eğitim durumlarına bakılacak olursa, İİT ülkeleri bir bütün olarak maalesef dünyanın gerisinden geliyor. Dolayısıyla, acilen etkili çözümlerin tohumlarının atılmasını gerektiren bir hayat memat meselesinden bahsediyoruz. Hatta vaziyetin önemini, ilgili bir raporda öne çıkan donelerle beslemek isterim: Teşkilatın araştırma ayağı SESRIC’in 2016 sonunda yayımladığı “Education and Scientific Development in OIC Countries” adlı çalışma, grup ülkelerinin söz konusu gelişimini farklı dinamiklerle masaya yatırıyor. İşte bu kapsamda göze çarpan bazı tespitleri konu gündeme girmişken özetlemekte fayda var.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; okullaşma seviyesinde şüphesiz dünya çapında olduğu gibi, İİT ülkelerinde de son on yıllarda belirgin bir yükseliş trendi yaşandı. Bununla birlikte, grubun ortalaması alındığında ortaya çıkan 8,8 zorunlu eğitim yılı, mutlak olduğu kadar kıyaslamalı bir yetersizliğe de işaret ediyor. Nitekim “gelişmiş” ülkelerde söz konusu düzey 10,2 yıl olurken, haydi onu geçip İİT-dışı “gelişenlere” bakalım dersek de yine 9,9 sene gibi daha iyi bir vaziyet var. Tabii bu noktada, İİT içindeki ayrışmayı da not etmeden olmaz. Grubun 20 üyesinde ortalama okullaşma halen 5 yılın altında gezinirken, kimilerinde ise bu 8 yılın üzerinde.
Eğitim vaziyetinin bir diğer göstergesi olan yetişkinlerin okuryazarlığında ise, İİT %84,3 olan dünya ortalamasından yaklaşık 10 yüzde puan düşük seviyede kalıyor. Ve grubun içindeki uçurum işte burada da göze çarpıyor: Ne yazık ki 9 üye ülkede okuryazarlık seviyesi, bu devirde hala %50’nin altında seyrediyor. Tabii bu arada yeni nesil, ortalamayı yukarı çeken faktör... Yine de İİT gençlerinin %83,8’i okuyup yazarken, diğer gruplardaki aynı jenerasyon %90’ları aşmış durumda…
Okullaşma oranları kapsamında, ilkokuldan yükseköğretime kadar çeşitli veriler mevcut. Hepsinde de İslam dünyasının geçmişten bugüne bu konuda bir iyileşme yaşadığı gözleniyor. Bununla birlikte, burada da dünyaya kıyasla gelinen nokta pek tatmin etmiyor. Örneğin yükseköğretim seviyesindeki okullaşmada %25,4 olan grup ortalamasını, özellikle gelişmiş ülkelerin yüksek verilerine kıyaslamak anlam bile teşkil etmiyor. Öte yandan bu çerçevede, okulu/dereceyi tamamlama ve sınıfları tekrar etmeme anlamında düzelmeler görmek ise güzel.
Tabii bu verilerle el ele giden diğer faktörlere de bakmak gerekiyor. Ve eğitim harcamaları da bunların başında geliyor. Bu pencereden bakıldığında, İİT ülkeleri genelinde eğitime ayrılan kaynağın, son verilere göre milli gelire oranla %4’ün altına gerilediği görülüyor. Devlet harcamaları içindeki eğitim dilimine odaklandığımızda ise, %16,5 olan oranın, bu kez dünya ortalamasını geçtiğini görmek memnun ediyor. Mamafih, göstergelerin işaret ettiği mesafeyi kapamak için bu oranın zaten güçlenmesi gerektiğine de şüphe yok. Hatta öğrenci başına düşen harcamaları göz önüne aldığımızda, gerek ilköğretim gerekse ortaöğretimde, grup dışı ortalamaların gerisinde kalındığı açıkça görülüyor. Ki sadece harcama yapmak da yetmiyor. Zira harcamaların en etkin ve kaliteli bir içerikle desteklenmesi şart…
Son olarak İİT genelindeki bilimsel görünüme bakarsak da, ekonomik gelişimin temel taşı olan beşeri sermayeyi masaya yatırmak gerekiyor. İşte bu doğrultuda araştırmacı sayıları, grubun alması gereken yolu bir başka vesileyle ima etmiş oluyor. Nitekim İİT genelinde her 1 milyon nüfusa ortalama 661 araştırmacı düşerken, dünyada bu sayı 1643. Gelişmiş ülkeler grubuyla ayrıca bir nispete ise, hiç girmeyelim zaten. Neyse ki raporda hoş bir veri de karşımıza çıkıyor: Grup bünyesindeki kadın araştırmacıların oranı %35,6 ile dünya ve AB ortalamasının üzerinde gözüküyor.
Öte yandan ilgili harcamaların GSYH’ye oranını gösteren Ar-Ge yoğunluğunda ortalama İİT oranı ise, %0,37. Oysa bu oran dünyada %1,75’e ortalanıyor.
Elbette bilim ve teknoloji kapasitesinin sinyallerini veren fikri mülkiyet hakları ve özellikle patentler de, İslam dünyasının bir diğer güçlendirmesi gereken ayağı olarak beliriyor.
Sonuç olarak tüm bu gerçekler gösteriyor ki; İİT ülkeleri birbirinden farklı profiller çizmekle birlikte, bilim ve teknoloji anlamında ilerlemeye ve işbirliklerine açık olmaya muhtaç. Zira İslam dünyasının, köklerinde var olan eğitim ve bilime bugün ne kadar hasret olduğu ne yazık ki ortada…
Bu açıdan Astana’daki zirve gibi farkındalık ve işbirliği çalışmalarını sürdürmek anlam taşıyor. Tabii işin esası, etkili bir uygulama ve kararlılık göstermekte yatıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.