Daha cazip olmak

04:0023/06/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hatice Karahan

Herkes daha cazip olmak istiyor. Sermaye çekmek için, turist çekmek için, bilgi ve yetenek çekmek için… Nitekim işin ucu, büyümeye, verimliliğe, kalkınmaya bakıyor. Ve ne kadar cazipseniz, bu akımların size bakışları da o derece yumuşuyor. Dolayısıyla ekonomiler açısından bu çekicilik bahsi epey mühim. Ki bu gerçeğe binaen de, çekicilik türü özellikleri ölçen birtakım endeksler var malumunuz. Ekonomistlerin de, yatırımcıların da, politika yapıcıların da sık sık referans alıp iyi kötü düşüncelere

Herkes daha cazip olmak istiyor. Sermaye çekmek için, turist çekmek için, bilgi ve yetenek çekmek için… Nitekim işin ucu, büyümeye, verimliliğe, kalkınmaya bakıyor. Ve ne kadar cazipseniz, bu akımların size bakışları da o derece yumuşuyor. Dolayısıyla ekonomiler açısından bu çekicilik bahsi epey mühim. Ki bu gerçeğe binaen de, çekicilik türü özellikleri ölçen birtakım endeksler var malumunuz. Ekonomistlerin de, yatırımcıların da, politika yapıcıların da sık sık referans alıp iyi kötü düşüncelere gark olduğu şu meşhur endeksler…


Ve tabii bu kapsamda, herkesin de yerinden memnun olması mümkün olamıyor. Zaten herhangi bir x ülkesi için farklı endekslerde farklı sıralamalar mevcut. İçerik ve yöntem farklılıkları, bunu ister istemez beraberinde getiriyor. Rekabetçilikten anladığınız ne mesela ve ayrıca cazibe tam olarak nedir? Peki, bunlar en doğru şekilde nasıl ölçülür? İşte böyle birtakım sorular türetmek elbette mümkün.

Neticede ise, ilgili endeksler algıyı önemli ölçüde etkileyebiliyor ve bu bağlamda “bizim ülkenin bu sırada ne işi var?” diye çıkışlar yaptırtabiliyor. Misal, yabancı yatırım çekmede dünyada ilk 20’ye girmişsiniz ama o ilgili endeksler sizi ilk 50’ye ancak bir zahmet sokabilmiş. Hatta daha uçurum örnekler de var. Dolayısıyla bu minvalde akıllara sık sık “bu işte bir tuhaflık var” gibi düşünceler gelebiliyor.

YANLIŞ TEMSİL

İşte bu düşünceler İtalyanların da aklına düşmüş ve kendi ülkelerinin yanı sıra, Çin’den Türkiye’ye çeşitli skor çarpıklıklarının farkına vararak, şu endeks işine bir bakalım demişler. Böylece de “yanlış temsil eden imaj” olarak tanımlanan konuyu masaya yatırıp, uluslararası karar alıcıların itibar edeceği ve faydalanacağı sağlam bir endeks kurma girişiminde bulunmuşlar.

Bu doğrultuda Avrupa’nın en itibarlı düşünce kuruluşlarından sayılan The European House – Ambrosetti tarafından yürütülen, küresel bazı markalarca desteklenen ve danışma kurulunda Avrupa Komisyonu bünyesindeki Joint Research Center’ın da yer aldığı proje, ilk endeks sonuçlarını 2016 yılında elde etmiş bulunuyor. Global Attractiveness Index (GAI- Küresel Cazibe Endeksi) isimli bu çalışma, ekonomilerin cazibesini hakkıyla ölçen bir barometre olma iddiası taşıyor.

144 ÜLKELİK HARİTA

İşte bu hafta Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde yapılan bir toplantıda da, söz konusu endeksin tanıtımı için teşrif eden İtalyan temsilciler konuyla ilgili detaylı bilgiler paylaştılar. Ben burada çok teknik kaçacağından ayrıntılara fazla girmeyeceğim ancak genel itibariyle endeksin ne demeye çalıştığını kısaca yazmaya yelteneceğim.

Şöyle ki; endeks çalışması özünde diyor ki: “Alışageldiğimiz öncü uluslararası sıralamalarda gözlenen temsil problemini aşmak gerek. İstatistiklerin söyleyemediklerinin arka planına bakmak gerek. Ve buralardaki kısıtları anlayıp daha sağlam bir endeks oluşturmak gerek”. Buradan hareketle onca endeks kapsamında yapılan analiz sonuçları ise, ağırlıklandırmadan homojen olmayan verilere uzanan çeşitli sorunları gün yüzüne çıkartıyor.

Neticede GAI, mevcut endekslerin güçlü ve zayıf yanlarını tespit ederek çıktığı yolda, bir yöntemsel inovasyon dahilinde ülkelerin çekiciliğine 4 vasıf yüklüyor: Ülkenin dışa açıklığı, gelir ve yetenekleri, inovasyonu ve verimliliği… Konumlanmayı belirleyen bu özelliklere ek olarak ise, sürdürülebilir yönü açığa çıkaran dayanıklılıklar ve zayıflıklar da hesap ediliyor.

Geliştirilen metodoloji çerçevesinde 144 ülkeyle kaplı bir küresel cazibe haritası çıkaran GAI, objektif ve güvenilir olma ve ayrıca girdilerden ziyade çıktılara odaklanma özellikleriyle öne çıkmaya çalışıyor.

TÜRKİYE 45. SIRADA

Ve bu arka plan bahsini kapatıp sıralama merakımıza geçecek olursak da, ilk 10’daki ülkeleri bir çırpıda belirteyim:

ABD, Almanya, Japonya, Kanada, Singapur, Birleşik Krallık, Avustralya, Hollanda, G. Kore ve Çin…

Endekste ayrıca İtalya 14. sırada yer alırken, Türkiye’nin ise 45. basamakta konumlandığı görülüyor. Bu bağlamda İtalya, Çin, Rusya gibi bazı ülkelerin, burada birtakım diğer endekslere nazaran daha üst ve cazip sıralarda yer aldığı göze çarparken, Türkiye’nin de kısmen bu tür bir profil çizdiği söylenebilir.

Ve tabii bu arada, sıralamanın yanı sıra sürdürülebilirliğin de önemini kaçırmamak gerekiyor. Zira örneğin Japonya listede 3. sırada otururken, buna dair sürdürülebilirlikte ise kırmızı renkle boyanmış kritik ikaz alıyor. Keza Çin, Rusya, Hindistan gibi bizden daha çekici sıralarda yer alan yükselenlerde de, al al uyarılar göze çarpıyor. Bizde ise bu mesele, orta olumlu bir görünümle yeşile çalmış.

Kıssadan hisse yerine ise, bu taze endeksin de vurguladığı üzere, cazibe yarışında hem iyi konumlanmak hem de bunu sürdürülebilir kılmak azami önem taşıyor.

#İhracat
#ABD