Türkiye, geçtiğimiz hafta kalabalık bir heyetle Güneydoğu Asya çıkarması yaptı malumunuz. Çıkarmanın bir ayağı Singapur iken, diğeri de Vietnam oldu.
Kişi başına geliri itibariyle dünya listelerinin üst sıralarında yer alan Singapur, kuşkusuz gıptayla bakılan bir başarı hikâyesi… Ziyaretin bugün üzerine düşeceğim ayağı Vietnam ise bambaşka bir enteresan profil. Öyleyse gelin, şimdi Hanoi dolaylarına ekonomik bir açılım yapalım.
Vietnam, son yıllarda %6’lı büyüme rakamları görmeyi kanıksamış dinamik bir ekonomiye sahip. Dolayısıyla çevresindeki Asya kaplanlarının izinden gittiğini söyleyebiliriz. Gerçi ekonomik cüsse açısından bölgede nispeten minyon kalıyor ancak 93 milyona yakın nüfusuyla da dikkat çekiyor.
Şöyle hafif geriye dönüp baktığımızda, 2000’lerin başında yoksul ülkeler kategorisinde olan Vietnam’ın, azimle sürdürdüğü güçlü büyümeyle düşük-orta gelirli sınıfına eriştiğini görüyoruz. Yüksek-orta gelir menziline ise henüz mesafe var. Bu bağlamda ülke, bir nevi Çin’in 20 yıl önceki hali şeklinde tasvir ediliyor.
Vietnam’ın, hoş büyüme performansını önümüzdeki yıllarda da sürdürmesi bekleniyor. Bu beklentinin izahı ise, sadece güçlü iç pazardan ibaret değil. Nitekim ekonominin gelişimine ihracatın da sıkı destek verdiği biliniyor.
Vietnam ihracatının 1 numaralı adresi ise ABD… 90’lı yıllarda düşmandan dosta enikonu dönen iki ülke ilişkileri, kaynaşma sürecinde ekonomiyi iyi kullanmışa benziyor. Tabii bölgesel yakınlığı itibariyle, Çin ve Japonya da ülkenin önde gelen ihracat partnerleri arasında yer alıyor.
Vietnam ihracatının en önemli bileşeni ise, elektronik ürünler. Ve bu kapsamda başrolde akıllı telefonlar oynuyor. Bu noktada ise, ülkeye dünden bugüne akan doğrudan yatırımları hemen zikretmek gerek. Zira Vietnam, bir zamanlar tekstil ve ayakkabı gibi yetenekleriyle düşük teknolojili üretici olarak bilinirken, çektiği yatırımlar sayesinde elektronik ve makine sektörlerinde yükselen bir değer haline gelmiş durumda. Bu çerçevede, özellikle Güney Koreli markaların ülkeyi bir üretim üssü olarak hevesle kullandığını görüyoruz.
Diğer pek çok ülkenin de ilgi ve sermayesini çeken Vietnam’ın yakın plana alınmasının ardında ise, birkaç sebep yatıyor. Bunlardan biri, ücret ve işletme maliyetlerindeki rekabetçi seviye olurken, son dönemde yapılan reformlar ile vergi avantajlarını da listeye almak mümkün. Bu çerçevede coğrafi konum getirisini anmaya belki gerek bile yokken, ülkenin ASEAN Serbest Ticaret Bölgesi’ne dâhil olduğunu eklemek iyi olur. G. Kore başta olmak üzere, farklı taraflarla da anlaşmalar imzalayan Vietnam’ın AB ile de taze sayılabilecek bir STA’ya vardığını hatırlayalım. (Bu bağlamda, Türkiye-Vietnam anlaşması için de kolların hızla sıvanması gerekiyor.)
Öte yandan tüm bunların üzerine bir de Trans-Pasifik Ortaklık (TPP) hallolsaydı, Vietnam’ın keyfine diyecek yoktu. Lakin o noktadaki malum Trump kararıyla birlikte, hem Hanoi hem de iştahı açılan yabancı yatırımcının hayalleri kırılmış oldu.
Vietnam hükümeti, söz konusu yatırım akımının bundan sonra da sürmesine ihtimam gösterecek. Güçlü işgücüne katılıma sahip nüfus büyüme açısından kıymetli bir dinamikken, sermaye ve verimlilik artışlarını güçlendirmenin de giderek ehemmiyet kazanacağına şüphe yok. Keza hükümetin çizdiği kalkınma stratejisinde, modern sanayi ve inovasyona vurgu yapıldığı ve “yetenek gelişimine” odaklanılacağı dikkat çekiyor.
Ve avantajlı bir tablo çizen Vietnam ekonomisinde, her şeyin güllük gülistanlık olmadığını da tahmin etmek zor değil. Örneğin; ülke bilhassa yolsuzluk meselesiyle mücadelesini bir müddet daha sürdürmek zorunda kalacağa benziyor. Bu kapsamda, kurgulanan kalkınma sacayağında “kurumları iyileştirme” amacı güdülmesi anlam ve önem yüklü…
İlgili stratejinin bir diğer ayağı ise “altyapı yatırımlarını ilerletme” hedefini taşıyor. Zira Vietnam’ın, kalkınma yolunda su, enerji ve ulaştırma gibi alanlarda yatırımlarını süratle sürdürmesi şart.
Sözün özü; ülkenin ekonomisini güçlendirme ihtiyacı, Asya-Pasifik’in göbeğinde cazip bir kapı olma avantajıyla birleşince, ortaya çeşitli fırsatlar çıkıyor.
İşte geçtiğimiz hafta bu olanakları yerinde inceleyen devlet yetkililerimiz ve firmalarımız, uzun yıllar sonra ilk kez gerçekleşen bu üst düzey buluşmayla birlikte farklı bir pencere aralamış oldu. Düzenlenen iş forumuyla da kaynaşan tarafların bundan sonra işi somuta dökmesi, dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin göz diktiği Asya’ya hakkıyla açılım yapmamız açısından önem taşıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.