6. senaryo

04:0019/09/2017, Tuesday
G: 17/09/2019, Tuesday
Hatice Karahan

Brexit sonrası AB’de, geleceğe dair soru işaretleri kolay kolay bitmeyecek. Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker’in geçen hafta birliğin durumu ile ilgili yaptığı senelik hitapta, “sıkı entegrasyonu” adresleyen mesajlar dikkat çekti. Hemen geçtiğimiz yıl ise, aynı başkanı istikbale yönelik uyarılarıyla hatırlıyoruz. Brexit sonrasında AB’nin bir varlık mücadelesine girdiğini söyleyen Juncker’in niyeti, muhtemel ki o vakit fırtına uyarısı vererek bölge toplumunu uyandırmaktı. Geride kalan 1 yılı aşkın

Brexit sonrası AB’de, geleceğe dair soru işaretleri kolay kolay bitmeyecek. Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker’in geçen hafta birliğin durumu ile ilgili yaptığı senelik hitapta, “sıkı entegrasyonu” adresleyen mesajlar dikkat çekti. Hemen geçtiğimiz yıl ise, aynı başkanı istikbale yönelik uyarılarıyla hatırlıyoruz. Brexit sonrasında AB’nin bir varlık mücadelesine girdiğini söyleyen Juncker’in niyeti, muhtemel ki o vakit fırtına uyarısı vererek bölge toplumunu uyandırmaktı. Geride kalan 1 yılı aşkın periyotta ise, aşırı sağın ve AB karşıtlığının yükseldiği bir ortamda atlatılan seçimler ile bölge ekonomisinin yavaş da olsa toparlanma sürecinde olması, kendisini bir parça rahatlatmış gözüküyor. Nitekim bu kez Juncker’in vurguladığı nokta, AB ülkelerinin işbirliğini artırması yoluyla Avrupa projesini yaşatmak şeklinde okunuyor.


RÜZGARI YAKALAMAK

Juncker ilgili konuşmasında AB ekonomisinin %2 üzerinde büyümeyle yola devam ettiğinden ve işsizlik oranının 9 yılın en düşüğüne indiğinden bahsederken, Avrupa kurumlarının buna sağladığı katkıdan da gurur duyuyor. Bankaların desteğinden maliye politikasına kadar çeşitli hususların dile geldiği konuşmanın ana fikri, “rüzgârın Avrupa’nın yelkenlerine geri geldiği” şeklinde özetleniyor. O halde Juncker’a göre, yelken açıp rüzgârı yakalamanın tam vakti… Bunu yapabilmek için ise, AB’nin kararlılıkla pozitif ajandasına devam etmesi ve geleceğin yönünü çizmesi gerekiyor.

Juncker’in kafasında bu kapsamda 1. madde olarak, “Avrupa’nın ticaret ajandasını güçlendirmek” yer alıyor. Kanada ile imzalanan STA sonrası, Japonya, Meksika ve Güney Amerika ülkeleri ile benzer niyetlerin olduğunu ifşa eden Başkan, ikinci madde olarak ise daha güçlü ve rekabetçi bir Avrupa sanayiine dair politikaları vurguluyor.

Juncker’e göre; iklim değişikliği mücadelesinde lider olmak ve dijital çağda siber saldırılara karşı Avrupalıları korumak da diğer öncelikler arasında gelmeli. Beşinci madde olarak ise, göç meselesinin radarda kalacağının altını çizen Avrupa Komisyonu Başkanı, İtalya’ya ne kadar teşekkür etsek azdır diye uzun uzun ekliyor.

Aslına bakılırsa Juncker’in hitabı, göç konusunda AB’nin bir dayanışma göstermekten ne kadar aciz kaldığının farkında. Ve esasında sorun da tam buralarda yatıyor: Birliğin içindeki dengesizlik, kopukluk ve uyumsuzlukta…

YENİDEN TEK VİTES

Bu noktada hatırlayacak olursanız, Haziran ayında konuyu “AB’de Paradigma Değişikliği” başlığıyla bu sayfalarda gündeme getirmiş ve bölgedeki çatırdamaları engellemek için tutkal misali çözümlere ihtiyaç duyulduğunu belirtmiştim. O günden bugüne pek değişen bir durum yok. Ve hatta son dönemde tartışılan AB’nin “gelecek senaryoları” ve Avrupa Komisyonu’nun bu yöndeki White Paper’lı beyin fırtınası çalışmaları da, Juncker’i sonunda bu tür bir kapsayıcı bakış açısına genişletmiş olsa gerek. Nitekim farklı modeller ima eden ve daha önce de yazdığım vitesler ile çemberler yaklaşımlarına ufuk açan bu çalışmaların, her AB üyesi tarafından hoş karşılandığı söylenemez. İşte bu tavır iyi okunmuş olmalı ki; Juncker konuşmasında Avrupa Komisyonu’nun gündeme getirdiği söz konusu 5 senaryo bahsini bir nevi kapatıyor ve “şimdi karşınıza 6. bir senaryoyla çıkıyorum” diyor. İşte bu oldukça dikkat çekici…

Özgürlük, eşitlik ve hukukun üstünlüğü ayakları üzerine kurulu söz konusu 6. senaryoda, kanaatimce en vurucu nokta, bölgenin doğusuyla batısını “eşitleme” vaadi. Bu amaç doğrultusunda Bulgaristan ve Romanya’ya Schengen sınırlarını açmanın yanı sıra, AB üyelerinin avroyu para birimi olarak külliyen sahiplenmesi önerisi var. Bu noktada Juncker’in, avroyu birleştirici bir öge yapmak istediği anlaşılıyor.

Daha önce de değindiğim üzere, bunu başarabilmek için ise kurumsal bir restorasyon gerekiyor. Ve bunun farkındalığında olan Juncker de, üyelerin Bankacılık Birliği’ne dahil olması meselesinin altını çiziyor. Ayrıca daha güçlü bir Ekonomik ve Parasal Birlik kapsamında, ortak bir Ekonomi ve Maliye Bakanı da öneriyor.

Büyük ölçüde ekonomik ayaklar üzerine kurulu 6. senaryonun bir diğer kritik ayağı Savunma Birliği olurken, Juncker’in sonuçta daha merkezci bir yaklaşıma kanalize olduğu görülüyor. Dolayısıyla söz konusu argümanlar, Mart ayında yayımlanan 5 senaryo sonrasında yeniden tek vitesi önemseyen bir plan olarak tabir edilebilir.

Bu noktada ise ülkelerin bireysel yaklaşımları pürüz yaratabilecekken, Almanya ve Fransa’nın ilgili bazı konulara farklı açılardan yaklaşıyor olması meselesi var. Bu bağlamda, Almanya seçimlerinden sonra oluşacak ortamda nasıl bir gidişat ve mutabakat sağlanacağı, yeni senaryonun nasıl sahneye çıkabileceğini tanımlayacak.

İşin özünde ise Juncker’in, AB’ye köprüye varmadan önce son çare olarak 6. senaryoyu gösterdiği anlaşılıyor.

#İngiltere
#Brexit
#Juncker
#AB