Ömer’in, Selahattin’in, Abdulhamit’in Kudüs’ünü ‘ah’ çekerek hatırlamak

04:0023/07/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Hasan Öztürk

Kudüs ve Mescid-i Aksa kimin meselesidir? Sadece Müslümanların mı, ya da sadece Filistinlilerin ve Türkiyelilerin mi?İbrahim’in, Davut’un, Süleyman’ın, Musa’nın, Harun’un, Yahya’nın, İsa’nın, Meryem’in, Zekeriyya’nın ve nice uluların (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) beldesidir Filistin ve Kudüs.Ömer’in, Selahattin’in emanetidir... Abdulhamit’in de...Hal böyle olunca, bugün ne tek başına Müslümanların, ne tek başına Hıristiyanların ne tek başına Yahudilerin beldesi sayılamaz Kudüs. Ne var ki saydığım

Kudüs ve Mescid-i Aksa kimin meselesidir? Sadece Müslümanların mı, ya da sadece Filistinlilerin ve Türkiyelilerin mi?

İbrahim’in, Davut’un, Süleyman’ın, Musa’nın, Harun’un, Yahya’nın, İsa’nın, Meryem’in, Zekeriyya’nın ve nice uluların (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) beldesidir Filistin ve Kudüs.
Ömer’in, Selahattin’in emanetidir... Abdulhamit’in de...

Hal böyle olunca, bugün ne tek başına Müslümanların, ne tek başına Hıristiyanların ne tek başına Yahudilerin beldesi sayılamaz Kudüs. Ne var ki saydığım bütün peygamberlerin ve uluların bugün yegane mirasçısı Müslümanlardır. O yüzden Kudüs meselesi bizim meselemiz olarak karşımızda durmaktadır.

Emin ellerdeyken de... Hazreti Ömer kapısını açtığında da Kudüs’ün... Emindiler, Kudüs halkı... Selahattin teslim aldığında da...

Osmanlı’nın o yıllar yılı ‘hizmetkar’ olduğunda da...

Ne ki Batı içindeki çibanı söküp attığında Filistin topraklarına... O gün bugündür Küdüs halkı ne dininden, ne canından, ne malından ne namusundan emin değil artık.

Mescid-i Aksa ismi her anıldığında her Müslüman’ın kalbinin aynı heyecanla atmasını beklemiyoruz elbet. Ya da Kudüs’teki İsrail işgalini, Filistin topraklarını adım adım yok edişini, Siyonist düşünceyi Müslümanların tamamının reddetmesini de beklemiyoruz. Tamam!

Ancak, hiç olmazsa imanın göstergesinin işareti, “Elinle düzelt, gücün yetmiyorsa, dilinle söyle, onu da yapamıyorsan hiç olmazsa buğuz et” emrinin gereğini de mi yerine getiremiyoruz?

Hadi biz imanımızın gereğini yerine getiremiyoruz. Ya diğerleri? Diğerleri dediğim tüm dünyadır. Dünyanın tabii hukukuna göre de İsrail bir zulüm devletidir. İşgalcidir. Zalimdir! Onlar da suskun. Hatta İsrail zulmüne ortak.

Mescid-i Aksa’da büyük bir provokasyon yaşanıyor. İsrail 1967 işgalinden sonraki en tehlikeli oyunlarından birini daha oynuyor Aksa özelinde.

Geçen gün
Vahdettin İnce
şöyle dedi, “
Ne yapmak istediğini bilen bir İsrail var. Sürekli karşısındaki gücü bölüyor.
Filistin topraklarını işgal ederken, İslam dünyası karşısındaydı o büyük gücü böldü. Araplar oldu bir ara karşısında. Sonra onları böldü bir grup Arap kaldı. Nihayetinde sadece Filistinliler kaldı. Yetinmedi Gazze’yi ayırdı. Karşısındaki koskoca İslam dünyasıysa İsrail’in stratejilerini izledi sadece. Onun gündeminin peşine takılıp gitti.
Şimdi mesele sanki İsrail’in Mescid-i Aksa’daki ibadet hürriyetini yeniden verip vermeyeceğine endekslendi. Ne yani yarın İsrail mescidin kapısındaki demirleri kaldırınca sorun çözülmüş mü olacak? Biz büyük bir zafer mi kazanmış olacağız?”

Vahdettin İnce’nin hem “Ne yapmak istediğini bilen İsrail” tanımına katılıyorum, hem de Aksa’da yeniden serbest ibadet imkanı tanınınca sorunun çözülmeyeceği düşüncesine.

Çünkü, sadece Müslüman dünyayı değil tüm dünyayı karşısına alan İsrail, kurulduğu günden bu yana adım adım hedefine ilerliyor ve karşısındaki gücü sürekli bölerek küçültüyor. Biz de öylece izliyoruz.

Baştaki soruya geri dönelim. Mescid-i Aksa kimin meselesidir?

Mescid-i Aksa ne sadece Türkiyelilerin ne sadece Filistinlilerin meselesi değildir. Aslında sadece Müslümanların da meselesi değildir.

İsrail’in uzun vadeli planlarında taktik ve stratejik hamlelerinin karşında mutlaka ortak bir akıla ihtiyaç vardı. Ve maalesef o akıl bugün için ne bizde ne de bir başkasında yok!

Çünkü
biz sadece coğrafyası parçalanmış bir ümmet değiliz, aynı zamanda zihinleri de parçalanmışlardanız..!

Yanılıyor muyum?

#Kudüs
#Mescid-i Aksa
#Filistin
#İsrail
#Türkiye