Kudüs; hicran

04:0021/07/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hasan Öztürk

25 Haziran 2015 günü yola çıkmıştık. Ramazan ayıydı ve Cuma namazınıMescid-i Aksa’da kılıp, akşamında da bahçesinde iftar edecektik… Niyetimiz buydu.İstanbul’dan uçağa bindik. Tel Aviv’de indik. Yanımda gazeteci arkadaşımHalime Kökçede vardı. Pasaporttan geçtik. Hiçbir sorun yoktu. Daha sonra bizimle aynı kafilede olan sivil toplum temsilcilerini beklemeye başladık. Hatta havaalanının kapısına kadar da çıktık. Beklemeye devam ediyorduk ki yanımıza bir erkek birkaç kadın geldi. Sivillerdi. Bana dönüp

25 Haziran 2015 günü yola çıkmıştık. Ramazan ayıydı ve Cuma namazını
Mescid-i Aksa’
da kılıp, akşamında da bahçesinde iftar edecektik… Niyetimiz buydu.

İstanbul’dan uçağa bindik. Tel Aviv’de indik. Yanımda gazeteci arkadaşım
Halime Kökçe
de vardı. Pasaporttan geçtik. Hiçbir sorun yoktu. Daha sonra bizimle aynı kafilede olan sivil toplum temsilcilerini beklemeye başladık. Hatta havaalanının kapısına kadar da çıktık. Beklemeye devam ediyorduk ki yanımıza bir erkek birkaç kadın geldi. Sivillerdi. Bana dönüp soy ismimle hitap etti, erkek olan. Ben de “evet” dedim. “Bizimle geliyorsunuz” dedi. Halime ile birlikte onlar önde biz arkada yürüdük bir süre. Pasaporttan geri geçtik. Bir odaya aldılar. Baktık ki kafilenin diğer üyeleri de orada. Gerisi uzun hikaye.
Sonuç:
Hiçbir gerekçe sunmadan sınır dışı edildik ve 10 yıl süreyle İsrail’e girişimiz yasaklandı.

***

Oysa bu hadiseden birkaç ay önce aynı havaalanından İsrail’e giriş yapmıştım. Filistin’e geçmiştim. Kudüs’e, El Halil’e, Beytullahim’e uğramıştım. Mescid-i Aksa’da sabahlamış, Doğu Kudüs’te uzun yürüyüşler yapmıştım. Hiçbir sorun yaşamamıştım.

Yani İsrail devleti birkaç ay ara ile farklı tutum sergilemişti.

İsrail..!
Ortadoğu’nun baş belası. İslam dünyasının baş belası. Batı’nın 1948’te içlerinden söküp Filistin topraklarına attığı belanın adı!
Keyfi uygulamaların, terör üretmenin, cinayet işlemenin, işgal etmenin, hukuksuzluğun adı, İsrail!
Gazze’yi yıllardır abluka altında tutuyor. Batı Şeria’nın sadece adı kaldı. El Halil’de başka bir zulüm uyguluyor. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa ise yıllardır tutsak!

Bugün yine yeni bir oyunun peşinde. Aksa’yı ibadete kapattılar. Bahçesinde, kapısında yine kanımızı döküyorlar. Ve öfkemizi kabartıyorlar.

İsrail’in bu tutumunda işbirlikçilerin rolü büyük!

Öyle büyük ki ne İslam dünyası ne Araplar tek ses olup da “Ne yapıyorsun İsrail” diyemeyecek halde.

Aksa’yı adım adım işgal ediyorlar. Tıpkı Filistin topraklarını işgal ettikleri gibi.
Korkarım yakında
Mecdi-i Aksa’yı yıkmaya bile kalkışacaklar
ve biz elimiz kolumuz bağlı çaresiz bekleşen zavallılar olarak tarihe geçmek üzereyiz.

***

Bugün Cuma namazında Mescid-i Aksa’da olacak bazı arkadaşlarım… Cuma çıkışındaysa Türkiye’deki bir çok büyük cami önünde gösteriler var.

Ne işe yarayacak diyenleriniz olabilir. Hiç olmazsa yönümüz belli olsun.

Tarih
Mecdi-i Aksa
akışını sürdürüyor.
Kudüs’ü fethedenlerle, Kudüs’ü işgal edip yağmalayanlar arasındaki mücadele devam ediyor.
Ve bu mücadelede kazanan sadece biz olmuyoruz maalesef..
FETÖ’cüler için önerilen tek tip kıyafet sizi niye gerdi

Darbeci FETÖ’cülere tek tip kıyafet giydirilmesi meselesinde geldiğimiz nokta şu: Alçakların, meydan okurcasına ya da dalga geçercesine duruşma salonlarına gelmesi şehitlerin, gazilerin velhasıl milletin tamamının içini acıtmakta, öfkesini kabartmakta. Bunun nihayet farkına varan idare de bir düzenleme yapmak için çalışmakta.

Lakin, “Tek tip kıyafet giydirmek yargılananları peşinen suçlu saymak değil midir” sorusu etrafından yeni bir tartışma başlatılmak isteniyor.

Zaten baştan bu yana da hükümetin çekincesi buydu. Tekrarlamayacağım ama bir önceki yazıda Başbakan Yıldırım’ın bu konudaki açıklamalarını uzun uzun aktarmıştım. “Adil yargılamanın önündeki bir engel”den, “Engel değildir”e evrilen bir bakış açısı değişikliğiydi bu…

Peki neden şimdi bazı çevreler “Tek tip kıyafet giydirmek peşinen suçlu saymak değil midir” sorusu üzerinden yürüyor?

Şunu ilk başta söyleyelim. Hem bizim gönlümüzü serinletecek, hem adil yargılamanın önündeki engelleri aşacak olan idaredir. Bir çözüm bulmak oranın işi. Ve şu anda bununla ilgili teknik çalışmalar yürüyor.

Sade bir vatandaş olarak, 15 Temmuz gecesi evlatlarımızı şehit edenleri, millete silah çekenleri, kısaca darbeci FETÖ’cüleri cüretkar, pişkin, şımarık yüzleriyle görmek istemiyorum!

Hem bu FETÖ’cü alçakların çoğu suçüstü yapılmamış mıydı? Suçüstünün savunması mı olur? Herif pişkin. Herif yüzsüz. Herif aşağılık. Vatan Emniyet’in önünde insanları ezen zırhlı aracın içinden çıkartılmış eski bir FETÖ’cü polis! Ama mahkemede inkarcı!

Herif, “Vurun” emri vermiş kayıtları mevcut. Tanıkları mevcut. Suçüstü yakalanmış. Ama herif, “O ben değilim” diyor! Herif pişkin, herif cüretkar, herif inkarcı. Kendini bile inkar ediyor!

O halde, tek tip kıyafet tartışmasına “Peşinen suçlu saymak değil midir” diye müdahil olmak yerine, bu işin teknik çalışmasını beklemek daha doğru olmaz mıydı?

Sanıkların mahkeme salonlarına getirilişinde aldıkları tavır, idarenin alacağı yeni kararlar için yeterlidir.

Bir an önce o alçaklara tek tip kıyafet giydirilmelidir. Tek tip kıyafetin kimlere giydirileceği de bir an önce ilan edilmelidir.
Turpun büyüğü, Büyükada’dan çıktı mı

Büyükada’da suçüstü yapılanlarla ilgili çıkan çatlak seslere bakılınca Emniyet’in nasıl iyi bir iş çıkardığını görebiliyoruz.

Büyükada’da toplanan 10 sözüm ona vakıfçı- dernekçinin savunucularının farkında mısınız? Merkel oradan sesleniyor, içimizdeki aparatlar buradan. Neymiş, kırmızı çizgi aşılmışmış!

Onlar açısından kırmızı çizgi olan bizim açımızdan cendereden kurtulma çabasıdır.

“Türkiye ajanlar için cennet” demişti bir dostum! Bir başkası, “Türkiye’de onlarca ülkenin ajanı cirit atıyor. Çok rahat çalışıyorlar” diye de ilave etmişti… Gezi provokasyonları döneminde!

Özellikle 15 Temmuz sonrası OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK) ile içimizdeki aparatların temizlenmesinde önemli adımlar atıldı. Hele bazı isimlerin şu anda tutuklu yargılanıyor olması, bir takım toplumsal hareketlerin önüne geçilmesinde etkin oldu.

Anlaşılan o ki “sivil toplum”, “açık toplum” halüsinasyonu gösterip, oralara çöreklenmiş epeyce ajan, provokatörler de Büyükada baskını gibi operasyonlarla etkisizleştirilecek.

Bakarsınız turpun büyüğü henüz heybeden çıkmamıştır!

Uzun süreli mücadele devam ediyor… Nefesimizi iyi ayarlayalım.
#Mecdi-i Aksa
#Tel Aviv
#FETÖ