“Kuantum benlik” ve kadınların gündelik hayatı

04:016/10/2017, Cuma
G: 18/09/2019, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

Gündelik hayatın davranış kodları üzerinde kavramsal düzeyde konuşamadığımız sürece, “neler oluyor bize”, “yine bölündük”, “vay biz ne ara bu hale geldik” sızlanmaları eşliğinde, kabalığın ve küstahlığın yayılmasına katkı sunmaktan öteye gidemeyeceğiz.Geçen haftanın sosyal medyada en çok konuşulan olaylarını “kuantum benlik” üzerinden analiz etmek istiyorum.“Kuantum benlik” üzerine bilgimi Danah Zohar’a borçluyum. Danah Zohar 1954 doğumlu bir fizikçi. Bir KADIN! Fizik, felsefe üzerine lisans

Gündelik hayatın davranış kodları üzerinde kavramsal düzeyde konuşamadığımız sürece, “neler oluyor bize”, “yine bölündük”, “vay biz ne ara bu hale geldik” sızlanmaları eşliğinde, kabalığın ve küstahlığın yayılmasına katkı sunmaktan öteye gidemeyeceğiz.

Geçen haftanın sosyal medyada en çok konuşulan olaylarını “kuantum benlik” üzerinden analiz etmek istiyorum.

“Kuantum benlik” üzerine bilgimi Danah Zohar’a borçluyum. Danah Zohar 1954 doğumlu bir fizikçi. Bir KADIN! Fizik, felsefe üzerine lisans öğrenimi gördükten sonra, Harvard Üniversite’sinde Felsefe, din ve Psikoloji okumuş, Financial Times tarafından “dünyanın en büyük yönetim düşünürlerinden biri” olarak tanımlanmış bir isim.


Danah Zohar’ın söylemi ile geçen haftanın gündemi nasıl buluşturacağım meselesine gelince...

Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanlarından Avukat Özlem Zengin’in Bingöl’de kadın girişimcileri destekleme toplantısında yapmış olduğu konuşmada; kadınların, esas fikirlerine öncelik verelim dedikten sonra gündelik hayatın fikirlerin ebesi olan atmosferinden bahsetmek üzere, benim için en çarpıcı fikirler bulaşık yıkarken geliyor dedi. Özlem Zengin’in bu konuşmasından fevkalade güzel bir habercilik yapmak varken; magazinel haberciliğin ayak izinde incitici bir haberler yapıldı, yazıldı çizildi.

Türkiye’de maalesef gündelik hayatın enerjisi imha ediliyor. Okumakta olduğum “Kuantum Benlik” kitabında Danah Zohar bu kitabı kızıma hamile iken yazdım diyor ve kitabın hikayesini şöyle anlatıyor:

“Bu kitaba başlamam çok garip oldu. Üç yıl önce bir televizyon ekibi, sezgisel bilgi ve modern fizik üzerine yazdığım başka bir kitap hakkında bir söyleşi yapmak üzere evime gelmişti. Onlardan özür dileyerek o sırada hamile olduğumdan bu kadar soyut bir konu üzerine düşünebilmemin zor olacağını söyledim. Yapımcı bana, “peki o zaman hangi konuda konuşabilirsiniz?” diye sorunca ellerimi açıp “annelik” dedim.

Bunun üzerine annelik ve modern fizik hakkında hepimizi şaşırtacak şekilde uzun bir söyleşi yaptık. Hamileliğim süresindeki ruh halimi, ilk çocuğumun doğumunu ve kendimi anne olarak nasıl hissettiğimi, kuantum fiziğinde çizilen tuhaf resmi aynı derecede tuhaf olan hamilelik halinin ve anneliğe ilk adımın deneyimlerini anlatırken bana çok zengin bir imgeleme gücü vermişti. Daha sonra bu söyleşi beni çok şaşırtarak, kuantum fiziği üzerine yapılan bir televizyon programının temelini oluşturup, bir kitabın da bölümü oldu. Ayrıca bir şeylerin yeniden uyanmasını da sağladı.”

Türkiye’de, sorumluluğundan azade bir “erkek yazar” kategorisi gelişip genleşiyor. Bu “erkek yazar” taifesi, gündelik hayatın gerginliği ve gerilimiyle yüzleşmek yerine, futbola ve siyasete sığınan “ne olacak bu memleketin hali” konuşmaları ile filanın falanın yerinde olan; ama ne hikmetse kendi yerini, yani sorumluluk alanını boş bırakan, sürekli şikayet eden, mızmız ya da saldırgan ama her iki durumda da hiçbir şekilde bir sorumluluk almayan bir erkek kimliği olarak hızla bir virüs gibi yayılıyor.

“Kadın yazar” kategorisi malum. Tüketim kölesi olarak, yaptıkları alışverişin enkazı altından “dolap düzenleyici”ler eşliğinde çıkmaya çalışıyorlar. (Metafor değil. Gerçek. Birkaç yıl önce, sosyetenin evine giderek hangi giysilerden kurtulmaları gerektiğine dair hizmet veren bir isim ile söyleşi yapıldı.)

Hayatım boyunca kadın erkek ayırımı yapmadım. İnsan olma paydasında eşitlenmeyi önemsedim. Ama bu, içinde yaşadığı hayatı anlamak yerine her olayı kadınların üstüne yıkan, magazinel habercilik anlayışı ile bir de üstüne ahlakçılık yapan “yeni erkek yazar”, “yeni kadın yazar” kategorisini görmeme engel değil.

Bulaşık yıkamak hayat içindeki sorumluluk alanlarımızdan biridir ve evet bulaşık makinesine bulaşık yerleştirmek de bulaşık yıkamak kategorisine dahildir.

Kadınların yaptığı en önemli icatlardan birisi olan bulaşık makinesi de bir kadın tarafından akıl edilmiştir.

Velhasıl habercilik anlayışının değişmesi gerekiyor. Özgür kalmak istiyorsak önce sorumluluklarımızı yerine getirme bilincimizi geliştirmemiz gerektiğini idrak etmemiz gerekiyor.

#Türkiye
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Danah Zohar