Bayram soruları bayramın soruları (III)

04:0030/06/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Fatma Barbarosoğlu

Hafta başından bu yana “yapılmamış söyleşi”nin izinde yürümeye devam ediyoruz. Dikkatinizi yanlış sorulara çekmeye çalıştım. Yanlış soruların doğru cevabı olmaz önermesini ısrarla tekrarlıyorum.Bugün özellikle şu hususun üzerinde düşünelim istiyorum:Medya olarak neden kendimizin gerisine düşüyoruz? Harcıalem sorularla sürdürülen söyleşiler neden yayınlanmaya devam ediyor?Bu sorunun cevabı söyleşi veren kişilerin kendilerine sorulmuş soruları hiç dikkate almaksızın konuşmayı göze alarak ne olursa

Hafta başından bu yana “yapılmamış söyleşi”nin izinde yürümeye devam ediyoruz. Dikkatinizi yanlış sorulara çekmeye çalıştım. Yanlış soruların doğru cevabı olmaz önermesini ısrarla tekrarlıyorum.


Bugün özellikle şu hususun üzerinde düşünelim istiyorum:

Medya olarak neden kendimizin gerisine düşüyoruz? Harcıalem sorularla sürdürülen söyleşiler neden yayınlanmaya devam ediyor?

Bu sorunun cevabı söyleşi veren kişilerin kendilerine sorulmuş soruları hiç dikkate almaksızın konuşmayı göze alarak ne olursa olsun bu vesile ile “tanıtımını yapmaya” hevesli olmasından kaynaklanıyor. Özellikle düşünce ve sanat insanları “yanlış soruları” çok hoş gören bir tutum sergiliyor. Çünkü muhatap ne sorarsa sorsun “eserin” tanıtımını yapacak cümleler kurmakla meşgul olunuyor.

Devam edelim:

Son yıllarda insanlar bayram izinlerini ailelerini ziyaret etmek yerine tatile gitmek için kullanıyor. Bu durum toplum için negatif sonuçlar doğurabilir mi?

İnsanların ailelerini ziyaret etmediğine dair bu kadar kesin yargıya nereden varıyoruz?

Bu yargıyı oluşturan medyanın “turizmi önceleyen dili”. “Turizmi önceleyen dil”, bayramı bayram olarak idrak edenlerin özellikle gençlerin kendisini yalnız hissetmesine sebep oluyor.

İnsanlar bayram izinlerinde ailelerini ziyaret ediyor
.
Arife günü yaşanan yoğun trafik, sadece tatil beldelerine akmak için değildi, aynı zamanda ailelerini ziyaret etmeye giden insanların kalabalığı idi .
Sizin için bayram ne ifade ediyor? Unutamadığınız hatıralarınız var mı?
Hatıraların kimyasını oluşturan koruyan nedir? Bir kaç yıldır bu sorunun cevabını arıyorum. Hatıralarımızda bireysel dikkatlerimiz kadar toplumsal öncelikler ve ihtiyaçların da belirleyici olduğunu düşünüyorum. Ne demek istiyorum? Malum Türkiye tüketim toplumuna 24 Ocak Kararları ile geçti. 1983 yılından bu yana bayram tatilleri turizme destek olarak örgütlendi. Ekranlarda iki görüntü akıyor bayram haberi olarak, ya “herkesBodrumda
ya da “bayramda trafik terörü”nün aldığı canlar. Haberin içimize ektiği tohumların izini sürünce “unutamadığımız hatıralar”ın bile toplumsal yönünün olduğunu düşünüyorum. En azından benim açımdan öyle. 1980’lerde Afganistan’ın işgali için çok gözyaşı döktüğümü hatırlıyorum. Böyle bir dünyada bayram yapmak da nedir diye düşünüyordum gençlik duyarlılığı ile. Bayramın ibadet olduğunu ve ibadet şuuru içinde idrak etmemiz gerektiğini ancak 30’lu yaşlarıma varınca anladım.
Siz de ‘Nerede o eski bayramlar?’ diyenlerden misiniz?
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

“Nerede o eski bayramlar” hayıflanmasının iki yüzü var. Birincisi yaşlanan özne bu hayıflanma eşliğinde çocukluğuna ve gençliğine dönmek istiyor. İkincisi “nerede o eski bayramlar” diyerek bugünün bayram sorumluluğundan kaçmak istiyor.

“Eklemek istediğim bir şey kısmına” gelince... Bu soruların hiçbirinde siz yoksunuz. Oysa sorduğumuz sorular size ait olmalı. Soru bir merakın peşinden ilerler. Sizin bayramlarla ilgili hiçbir şeyi merak etmediğinizi anladım sorularınızdan.

Kendiniz yoksunuz derken kast ettiğim şudur: Siz bayramları sosyal medya aracılığı ile kutlayan bir nesilsiniz. Sizden öncekilerin “uzak” kutlamaları nasıldı acaba diye merak etmez misiniz? Günler öncesinde sokaklarda tebrik kartları satışa sunulurdu. Dakikalarca hangi kartın kime alınacağına karar verilemezdi. Tebrik kartlarının kendine göre bir “moda”sı vardı. Tebrik kartları hayatımızdan nasıl çıktı? Cep telefonlarının verdiği kısa mesaj hizmeti tebrik kartlarını atıl hale getirdi. Mesele mesajın hangi yolla gittiği değil, giden mesajın ne kadar sahici olduğu.

Velhasıl değişende değişmeyen ruhu bulmak için sormalıydınız sorularınızı...

#Haftabaşı
#Ramazan
#Medya