Ah ne çok kaldım ben bura(lar)da...

04:0015/12/2017, Cuma
G: 18/09/2019, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

Ne çok gittim diyecektim, bitimsiz bir soruya cevap niyetine.Nedenleri, nasılları izah etmek zor geldiği için...Çünkü çok yorgunum, çünkü çok kırgınım, çünkü bir teşekkürü esirgeyen muhitlerde geçti ömrüm dememek için...Ne çok kaldım deyiverdim. Oysa soranlar gidişlerimi soruyordu. Niye gittiniz niye bıraktınız diyordu...Ne çok kaldım...Ağzımdan çıkan cümleyi tam o anda fark ettim. “Gidememek kalmak değildir her zaman” cümlesinin, internette sıkça karşıma çıkmasından mustarip olduğumdan, eyvah

Ne çok gittim diyecektim, bitimsiz bir soruya cevap niyetine.

Nedenleri, nasılları izah etmek zor geldiği için...Çünkü çok yorgunum, çünkü çok kırgınım, çünkü bir teşekkürü esirgeyen muhitlerde geçti ömrüm dememek için...Ne çok kaldım deyiverdim. Oysa soranlar gidişlerimi soruyordu. Niye gittiniz niye bıraktınız diyordu...


Ne çok kaldım...Ağzımdan çıkan cümleyi tam o anda fark ettim. “Gidememek kalmak değildir her zaman” cümlesinin, internette sıkça karşıma çıkmasından mustarip olduğumdan, eyvah dedim şimdi bu cümleyi de not edip bir resmin üstüne yazarlar...

Ne çok kaldım cümlesinin, dinleyicilerin zihinlerinde özlü bir söz olarak yer etmemesi için geçmişin mahzenlerine daldım. Çocukluğumdan kalmış bir cümledir dedim. Çat kapı gelinip şöyle bir nefeslenip gidilecekken, birden evde kendisaini bekleyen işleri hatırlayan ev kadınlarının cümlesidir: Ne çok kaldım.

Komşu komşunun külünün içinde, sabah çat kapı gelinir, öğleden sonra uzun uzun oturulurdu.

Bir de akşam oturmaları vardı. Hayatımıza teknolojinin hakim olmadığı zamanlarda, insan insanın gamını alırdı.

Daha daha nasılsınız ile başlayan sohbetler, gecenin ilerleyen saatlerinde Biz artık gitsek... cümlesi ile nihayete ererdi.

Biz artık gitsek, ne çok kaldık, ne çok oturduk.

Ne güzel oturuyorduk diye cevap verilirdi. Oturmak. Birlikte oturmak. Biz birlikte oturmayı severdik. Kışın tek odada soba yanar, çocuklar orada ders çalışır, misafirler orada ağırlanır, misafir gittikten sonra; evin gündüz düzeni tamamen değiştirilerek, çocukların yatakları yapılırdı, ama bütün bunlara rağmen misafir sevilirdi.

Kışı evlatlarının yanında geçirmek için gelmiş, ama evlatlarının evini hapishane gibi algılamış Anadolu insanının cümlesidir, ne çok kaldım. Karlar eriyeydi, yollar açılaydı hayırlısıyla. Ah ne çok kaldım ben buralarda...

Şimdi misafir değil evlerde, telefon tellerinde bile ağırlanmıyor.

Kayseri’den arayan bir okuyucum vaktinizi aldığım için diyerek tekrar tekrar özür diledi.

Sanki kulun bir vakti varmış gibi. Ne çok kaldım dedi ne çok vaktinizi aldım diyecek iken. Vaktimi almadınız vaktime bereket kattınız dedim. Kalmaya gelince, bu dünyada hangimiz çok kalmadık ki...Evvel gidenlere gözyaşı dökmüş olan her adem evladı bu dünyada bir şekilde çok kalmıştır.

Bir bakıp gidecektik. Gidemedik.

Galiba bakamadığımız için göremiyor ,göremediğimiz için bizi bağlayan bunca ayak bağından kurtulamıyoruz. Şöyle geçip gitmemiz gereken yerlere demir atıyor, kök salıyor bir türü toparlanamıyoruz.

#Hayat
#Yaşam
#Komşuluk