Olumlu ve olumsuz yönleriyle sivil ders halkaları

04:001/12/2017, Cuma
G: 18/09/2019, Çarşamba
Faruk Beşer

Bizim gençlik yıllarımızda evlerde ya da bazen derneklerde yapılan sivil derslerin kahir ekseriyeti Risale-i nur dersleri idi. Risaleleri bilen, bazen de bilmeyen birisi mesela Lemalar’dan ya da Sözler’den cümle cümle okur, dinleyenlere anlatırdı. Başka da bir meclis veya kaynak olmadığı için dinleyenler huşu içinde dinler, anladıklarıyla yetinirlerdi. O zamanlar Kuranıkerim’i, ya da Sünneti anlamaya yönelik okumalar yapılamazdı. Bazı gruplarca bunun mümkün olamayacağı empoze edilirdi.Zamanla Risalelerle

Bizim gençlik yıllarımızda evlerde ya da bazen derneklerde yapılan sivil derslerin kahir ekseriyeti Risale-i nur dersleri idi. Risaleleri bilen, bazen de bilmeyen birisi mesela Lemalar’dan ya da Sözler’den cümle cümle okur, dinleyenlere anlatırdı. Başka da bir meclis veya kaynak olmadığı için dinleyenler huşu içinde dinler, anladıklarıyla yetinirlerdi. O zamanlar Kuranıkerim’i, ya da Sünneti anlamaya yönelik okumalar yapılamazdı. Bazı gruplarca bunun mümkün olamayacağı empoze edilirdi.


Zamanla Risalelerle yetinmeyenler başka dersler başlattılar. Derken tefsir ve hadis okumaları gündeme geldi. Şimdilerde Konya, Kayseri, Malatya, İstanbul gibi iller başta olmak üzere her kesimde ve her mahallede haftalık, bazen günlük yüzlerce ders halkası kuruluyor. Bu durum sevindirici ve heyecan verici bir şey. Bu halkaların bir kısmı alet ilimlerine yer veriyor, katılanların her birine bir ölçüde anlama imkânı sağlıyor. Tabir caiz ise balık tutmasını da öğretiyorlar. Modern ifadesiyle derslerin interaktif yapıldığı meclisler bile var. Düşünceler ve anlaşılanlar tartışılabiliyor ve alet ilimleriyle, Arapça ile usul ile test edilebiliyor. Dinleyenler, neden böyle bir sonuca varıldığını bazen yetersiz de olsa anlama imkânı buluyorlar. Böyle ders halkaları için söylenebilecek tek olumsuzluk olsa olsa, çoğu zaman vakıadan uzak, ayakları yere basmadan, kendi dünyalarında dolaşıp durmaları ve okuduklarının yaşanan gerçeklikle ilişkisini kuramamaları olabilir.

Bu olumsuzlukları giderebilenler ve meseleyi iyi kavrayanlar da var tabi. Dolayısıyla bu kabil çabaları önemsememiz gerekiyor. Bir kısmı çok güzel mesafeler alıyor, bir kısmı da hiç olmazsa bu dünyalı olmama, hayatın hızına yetişememe dışında yanlış yapmıyor, olduğu yerde duruyor. Böyle olanlar için söylenecek şey; okuduklarını ve okuma yöntemlerini gözden geçirmeleri, sırf okumuş olmak için okumamanın, ilmi faydalı, yani uygulanabilir kılmanın yollarını aramalarıdır.

Ne var ki, bunca sivil çabanın toplumun dönüşmesinde gözle görülür bir etkisinin olmamasının sebebi usul ve yöntem bilmememizdir. Adına medrese denen pek çok oluşum ümmetin meselelerine cevap verebilme seviyesinden, hele hele resmi ve akademik eğitime alternatif oluşturabilmekten çok çok uzaktır.

Oysa bu derslere harcadıkları zamanın bir kısmını yöntem arayışına ayırıp, diğerleriyle, bilenlerle tartışıp, ne yaparlarsa en iyisini yapmış olacaklarını öğrenseler bu çabaları daha verimli hale getirebilirler.

Elbette en iyi olan, herkes için değişir. Kimi Kuranıkerim’in okunmasını öğretir, kimi ilmihâl okur, kimi tefsir-hadis, kimi siyer, kimi de alet ilimleri ve usul okur, okutur. İşin tabiatı budur, böyle olmalıdır, çünkü her kademeden bilgilenmeye ihtiyacımız vardır. Ama bütün bunlar mutlaka bu dünyalı olarak yapılmalıdır.

Allah kullarının istibdadından hoşlanmıyor. İstibdat ile kişinin kendi görüşünden başka doğrunun olamayacağını sanmasını kast ediyoruz. Resulüllah Efendimiz (sa) “
üç şey insanları helak eden sebeplerdendir
” buyuruyor: “Boyun eğilen haris bir cimrilik, peşine takılınan nefsi arzular ve bir görüşü olanın sadece kendi görüşünü beğenip onunla yetinmesi”. O halde her halkanın diğerleriyle irtibatlı olmanın ve emeklerinin boşa gitmemesinin yollarını araması gerekir. Çok ilginç değil mi, böyle özel çabalara ‘ders halkası’ deniyor. Yani bunlar zincirin parçaları gibi birbirlerine eklemlendikleri zaman bir bütün ve maksuda ulaşan bir zincir oluştururlar. Tek başlarına kalırlarsa kıl dönmesi gibi dönüp yine kendine ulaşan bir demir parçası olmayı öte geçemezler. Bazen de bu halkaları yönetenlerin yetersiz olması, onu başkalarına danışmaktan alıkoyabilir. Unutulmasın ki,
her bilenin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.
Kısaca bu kabil halkalar ıslah edilmeli, birbirlerinden yararlanıp zincir oluşturmalı ve tabir caiz ise güncelleştirilmelidir.
Ayrıca bir de ideolojik ders halkaları var. Hedef doğrudan İslam’ı değil, falan fırkanın anladığı şekilde bir inancın anlatıldığı halkalar. Böyleleriyle anlaşabilmek çok daha zor. Çünkü yanlış bir düşünce ideolojik iman haline geldikten sonra ona karşı yapılabilecek tek şey, hakikatin ondan bağımsız olarak ortaya konmasından ibarettir, ona kendisinin yanlış olduğunu anlatmak değil. “
Hak geldi ve batıl yok olup gitti
”nin anlamı bu olmalıdır. Yani batılın yok olup gitmesi için hakikatin ortaya konması gerekir.

Bir de kaş yapayım derken göz çıkaran, güzel bir iş yaptığını sanırken düşünceleri ifsat eden, müminleri parçalayan, aralarına düşmanlık tohumları eken dışlayıcı ders halkaları var. Onları da Pazar günü anlatalım.

#Hayat
#İdeoloji