Evet, Katar olayı bize çok şeyler anlatıyor, bazılarını söyleyelim:Allah yer altı zenginliklerinin en büyüğü olan petrolü İslam Dünyası'na boşuna vermedi. Bizim hukukumuzda böyle varlıkların adı ‘rikâz’dır ve rikâz’ın beşte biri fukaranın hakkıdır. Oysa petrolü elinde bulunduran İslam ülkeleri onun beşte birini hak edenlere vermeyince, yarısından çoğunu işgalciler alıyor. Bu Allah’ın onlara doğrudan, bize de dolaylı bir cezasıdır.İsrail ve petrol Ortadoğu’da bulunduğu ve Müslümanlar da güçsüz ve
Evet, Katar olayı bize çok şeyler anlatıyor, bazılarını söyleyelim:
Allah yer altı zenginliklerinin en büyüğü olan petrolü İslam Dünyası'na boşuna vermedi. Bizim hukukumuzda böyle varlıkların adı ‘rikâz’dır ve rikâz’ın beşte biri fukaranın hakkıdır. Oysa petrolü elinde bulunduran İslam ülkeleri onun beşte birini hak edenlere vermeyince, yarısından çoğunu işgalciler alıyor. Bu Allah’ın onlara doğrudan, bize de dolaylı bir cezasıdır.
İsrail ve petrol Ortadoğu’da bulunduğu ve Müslümanlar da güçsüz ve başsız olmaya devam ettiği sürece müstemlekecilerin bu topraklardaki zulmü hiç bitmeyecektir.
Barış içinde bir dünya sloganı zayıfları kandırma söylemi olmaktan asla öte geçmez. Dünya hiçbir zaman savaşsız olmadı, olmayacak. Savaştan zarar görmemek için güçlü olmak gerek. ‘
Hazır ol cenge, ister isen sulhu salah
’ diye boşuna söylememişler. Resulüllah (sa) ‘
Savaşı arzulamayın, afiyet isteyin, ama savaşmak zorunda kalırsanız sabır ve sebat gösterin ve bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır
’ (B) buyurmuş. Bu hadisi şerifin bize anlattığı şey şudur: Savaş bizatihi istenen bir şey değildir, ama buna her zaman mecbur kalacaksınız, o halde hazırlıklı olun. Şu mealdeki ayeti kerime bu konuda hiç değişmeyecek evrensel bir kuraldır: “
Onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvveti ve savaş atları hazırlayın.
Böylece hem Allah’ın düşmanlarını hem kendi düşmanlarınızı hem de bunların dışında sizin bilmediğiniz ama Allah’ın bildiği düşmanları korkutup caydırmış olursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız size eksiksiz iade edilir, hiçbir haksızlığa uğramazsınız” (Enfâl 60).
Ayette ‘korkutma’ diye çevrilen kelimenin aslı ‘
’dır. İrhab caydırıcı bir korkutmanın adıdır. Oysa bugün Araplar bu kelimeyi terör anlamında kullanıyor, teröriste de irhabî diyorlar. Terör ya da terörist emperyalistlerin yönetip, içini kendi çıkarlarına göre doldurdukları kelimelerdir. Onların sömürülerine direnen bütün halklar teröristtir, ülkesini korumak için çırpınan HAMAS teröristtir ve şimdi de İhvan'ı terörist ilan ettiler. Müstemlekecilikten kurtulup ayağa kalkmak ve kendi haklarını savunmak isteyen her hareketi terör hareketi olarak gösteriyorlar, gösterecekler. Bu da bir nevi savaştır, buna da hazırlıklı olmak gerek. Allah (cc) ‘
düşmanlarınızı irhab/caydırmak için güçlü olmalısınız
’ buyuruyor. O halde irhab gerekli olan bir şeydir, ama bu zulmedenleri caydırmak içindir, insanları korkutup servetlerini ellerinden almak için değil. Böylesini bugün ABD, İngiltere ve diğer güçlü ülkeler yapıyor. Terörü engelleme bahanesiyle Katar’a ders vermek istediklerini söyleyenler, terör örgütlerine, PYD’ye yüzlerce TIR silah veriyorlar, herkesle âdeta alay ediyorlar.
O halde ya İslam’ın caydırıcı irhabı olacak, ya da güçlü ülkelerin terörü hiç bitmeyecektir.
İzleyen ayetin meali şöyledir: “
Onlar barışa yanaşırlarsa sen de yanaş
ve Allah’a dayan, çünkü O hem
’dir/her şeyi duyar ve gereğini yapar, hem
’dir/her şeyi bilir (Enfâl 61).
Bu ifade, kâfirler müminlerle savaşmadıkça ya da antlaşmalarına hıyanet etmedikçe onlarla barış yapmanın asıl olduğuna işaret eder. Barış halinde bile Allah’a güvenip O’na dayanılmasının istenmesi, her halükârda, her şeyin Allah’ın elinde olduğunu ve müminlerin hiçbir halde gevşememeleri, hazırlıklı olmaları ve sürekli Allah’ı hatırlayıp O’na tevekkül etmeleri gerektiğini anlatır.
Bugün İslam ülkelerinin kahir ekseriyetinin başında koltuğunu kaptırmak istemediği için kullanılmaya müsait monarklar vardır. Kullananların çıkarları hesabına küffarla bir olup kendi kardeşlerine savaş açmaktan çekinmiyorlar. Demokrasi İslam değildir ama İslam’a monarşiden çok daha yakındır. Müslümanlar Allah’ın tefekkür, teakkul ve tedebbür gibi emirlerine riayet etmedikçe, yani Allah’a kul olmadıkça bu monarklara kul olmaktan kurtulamayacaklardır.
Ne yazık ki, bu monarkların tutumu İslam dünyasını başka bir yayılmacı olan İran’a karşı sempati duymaya sevk ediyor ve o da İslam dünyası için ayrı bir tehdit oluşturuyor.
Birkaç yıl önce ABD’nin İslam ülkelerinde ‘otorite’ kaynakları üzerine yaptırdığı bir araştırmaya göre Karadawi, kralları da aşan bir saygınlığa ve otoriteye sahiptir. Bu sebeple neden 92 yaşındaki bir âlimin gücünün elinden alınmaya çalışıldığı açıktır. İslam Fıkıh Konseyi üyeliğini askıya alacaklarmış, Allah’ın izniyle bu kararları onu daha güçlü bir otorite kılacak ve Müslümanların uyanmasına sebep olacak. ‘
Siz bazı şeyleri şer sanabilirsiniz de onlar sizin için hayır olabilir
’ buyuruyor Allah.
ABD’ye sırtını dayayıp Katar’a savaş açanlarla, yine aynı gazla küffarla bir olup Türkiye’de kendi milletine darbeye kalkışanlar arasında fark yoktur.
Kısaca ümmet zayiat verebilecek ama bunlar onun uyanmasını hızlandıracaktır.
Katar tarihte hilafete ihanet etmeyen bir millettir, o halde ne pahasına olursa olsun desteklenmelidir.