Hatırlayın ki, hatırlanasınız

Müslümanların geri kalma sebeplerinin özel olanlarından söz edeceğiz ama tarihte güçlü, ileri, izzetli ve adaletli olmalarının umumi yasalarından söz etmişken onlara şunları da ilave etmeliyiz:

‘Biz kesinlikle hem peygamberlerimize hem de müminlere bu dünya hayatında da, şahitlerin dinleneceği o günde de destek olacağız (Ğafir 51)’. Yani Allah’ın desteğini alıp güçlü olmanın yolu gerçek mümin olmaya bağlıdır. Gerçek mümini Kuranıkerim şöyle tanımlar. “Müminler Allah’a ve resulüne öyle iman ederler ki, hiç şüpheleri kalmaz, Allah’ın sözünün hâkim olması uğrunda servetleriyle ve canlarıyla cihat ederler. İşte imanlarında dürüst olanlar bunlardır (Hucurat 15)’.

Allah’ın, sözünde duran ve ahdini yerine getiren gerçek müminlere her zaman destek vereceği Kuranıkerim’in pek çok yerinde vurgulanır:

‘Biz senden önce de kavimlere peygamberler gönderdik. Onlara apaçık deliller getirdiler. Böyle olunca da biz isyan edenlerden intikam aldık. Çünkü müminlere destek verme bizim kendi üzerimize aldığımız bir haktır (Rûm 47). ‘Ey iman edenler, siz Allah’a destek verirseniz O da size destek verir ve ayaklarınızı sabit kılar (Muhammed 7). ‘Allah kendine destek olana destek olur. O güçlüdür ve azizdir (Hac 40)’. ‘Allah size destek verirse sizi mağlup edecek kimse olmaz. Ama Allah sizden elini çekerse, O’ndan başka size kim destek olabilir. O halde müminler Allah’a güvenip tevekkül etsinler (Âl-i mran 160)’. ‘Siz beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin (Bakara 152)’. ‘Siz bana olan ahdinize sadık kalın ki, ben de size olan ahdimi yerine getireyim, siz sadece benden korkun’ (Bakara 40).

Bunlar Allah’ın desteğini alıp aziz, güçlü, kuvvetli ve ileri olmanın umumi yasaları. Bir de bunun aksinin, yani bugün İslam dünyasının yaşadığı gibi zelil, güçsüz ve mağlup olmanın umumi yasaları, şaşmaz sebepleri var. İşte bu yasalardan örnekler:

‘Kim benim zikrimden yüz çevirirse artık onun için sıkıntılı bir hayat vardır. Kıyamet günü de onu âmâ olarak haşredeceğiz (Ta-ha 124)’. Allah’ın zikri öncelikle Kuranıkerim’dir, ayrıca her işinde O’nu hatırda tutarak hareket etme de zikirdir. Zaten Allah’ın kitabından yüz çevirenler yaptıkları işlerde O’nu hatırlamazlar. Hz. Ömer valisini Resulüllah’ın şu şerefli sözüyle uyarır: ‘Bu kitap öyle bir kitaptır ki, Allah bununla bazı toplumları yükseltir, bazılarını da alçaltır’. Uyanlar yükselirler, uymayanlar alçalırlar.

Burada şöyle bir soru akla gelebilir; o halde bugün ileri milletler Kuran’a uyarak mı ilerlediler? Bunun cevabı için, önceden söylediğimiz gibi, biz de mazlumların kanıyla semirmeyi ilerleme mi sayacağız, diye sorabiliriz. İkinci olarak, bunu ilerleme saysanız bile, bu sadece kısacık bir dünyadaki ilerlemedir denebilir. Üçüncü olarak, bu yasa mümin olma şerefini kazandıktan ve Allah’ın kitabıyla yükseldikten sonra ondan yüz çevirenler içindir diye de düşünebiliriz. Allahualem.

Ve bu çok açık yasalardan biri daha:

‘Allah’a ve resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin yoksa korku ve zaafa düşersiniz, rüzgârınız gider. Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir (Enfal 46)’.

Rüzgârınız/rîhiniz; gücünüz, devletiniz, heyecanınız anlamlarına gelir. Bu gösteriyor ki, Müslümanlardaki çözülüp dağılmanın, devletlerini bile kaybetmenin asıl sebebi birbirleriyle çekişmeleridir. Bu konuyu örnekleriyle başlı başına ele almayı düşünüyoruz. Parçalanma olunca parçaları yutmak isteyenler de cesaret bulurlar. Resulüllah’ın sanki günümüzü anlatan şu muhteşem hadisi şerifleri bunu anlatır:

Bu yasaları şu hadisi şerifle bitirelim:

‘Haramları helal saymanın yolunu arayıp (îne) alışverişi yapar, çiftle çubukla yetinir, cihadı terk ederseniz, Allah size öyle bir zillet verir ki, tekrar dininize dönmedikçe de onu sizden almaz (Ebu Davud)’.