Allah’tan başkası yanında aranan izzet, izzet değil zillettir

04:0030/06/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Faruk Beşer

Müslümanlar geçmişte ne yaptılar da ilerlediler?Neden geri kaldık, sorusundan önce bu soruyu sorup cevabını bulmak daha anlamlı. Nasıl oldu da Müslümanlar tarihte bin yılı aşkın bir süre âleme nizam verdiler? Sonra ne değişti ki onlar da değişti? Bunun temel yasalarını bilemez miyiz?Bütün oluşları yaratan Allah’tır ve O hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz. Her şeyi insan için yarattığını söylediğine göre, her şeyin sebebinin de insan olduğu anlaşılır.‘Allah bir millete verdiklerini, onlar kendilerini

Müslümanlar geçmişte ne yaptılar da ilerlediler?

Neden geri kaldık, sorusundan önce bu soruyu sorup cevabını bulmak daha anlamlı. Nasıl oldu da Müslümanlar tarihte bin yılı aşkın bir süre âleme nizam verdiler? Sonra ne değişti ki onlar da değişti? Bunun temel yasalarını bilemez miyiz?


Bütün oluşları yaratan Allah’tır ve O hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz. Her şeyi insan için yarattığını söylediğine göre, her şeyin sebebinin de insan olduğu anlaşılır.

Allah bir millete verdiklerini, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez
’ Ra’d, 11. Bu çift yönlü ifadeden anlaşılanlardan bazıları şunlardır: Allah’ın insanlara verdiği, onların niyet ve davranışlarının sonucudur, davranışları iyi ise iyiyi, kötü ise kötüyü verir. Onlar iyi hallerini sürdürdükçe Allah da iyilik vermeye devam eder, bu iyiliği onlardan almaz, niyet ve davranışlarını kötüye tebdil ederlerse Allah da onlara kötülük verir. İyilik almaya devam etmek istiyorlarsa iyi davranışlarını sürdürmeleri, kötülükten kurtulmak istiyorlarsa kötü davranışlarını terk etmeleri gerekir.
Müslümanın izzeti, onuru ve haysiyeti onun en değerli varlığıdır. Bunu kaybettiğinde o her şeyini kaybeder ve bu izzeti Allah’a itaatin dışında hiçbir şeyle kazanamaz.
Bir mabuda itaat etmeyen, bin mabuda itaat eder.
Başkalarının yanında izzet mi arıyorsunuz
? Oysa izzet bütünüyle Allah’ındır’ Nisâ, 139.

‘Allah’ı bırakıp başkasıyla izzet arayanı Allah zelil eder’ (Ahmed). Ya da, ‘Allah’tan başkası yanında aranan her izzet aslında zillettir’. İzzet, zilletin zıddıdır; galip, yenilmez, güçlü ve onurlu olma demektir. Zelil olan aziz olamaz. Yaşadığımız son olaylarda başkalarının yanında izzet arayan bir hareketin sonuçta nasıl zelil olduğunu gördük. ABD ile ya da Batı ile beraber olmakta izzet arayan Ortadoğu’daki güya İslam devletçiklerinin şu anda nasıl bir zillet yaşadıklarını da gözümüzle görüyoruz.

Hz. Ömer ne demişti? ‘Allah bizi İslam ile aziz kıldı, artık biz Allah’ın dışında izzet ararsak O bizi tekrar zelil eder’.

Ve Allah’ın muhtırası

‘Bu kitap bütün insanlığa bir muhtıra, görevini yapıp korunanlara bir hidayet ve bir öğüttür. Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer müminseniz en üstün sizsiniz’.

Gevşeme dediğimiz
vehen;
ileriye dönük her türlü zaafı, korku ve yılgınlığı anlatır. Üzülme dediğimiz hüzün ise geçmişe üzülüp zaafa uğramaktır. Yani ne geçmişe bakıp ümitsizliğe kapılın, ne de gelecekten endişe edip korku yaşayın. Bu sebeple Resulüllah Efendimiz (sa)
vehen’
i dünya sevgisi ve ölümden korkma diye tanımlar.

‘Eğer müminseniz’ denmesi, tam mümin olursanız demektir.

‘Eğer siz yara alıyorsanız, onlar da yara alıyor. Bu günleri biz insanlar arasında dönüşümlü yaparız…’ Âl-i İmran 138-40.

Zafer ve mağlubiyet günlerinin dönüşümlü olması, sebeplerle alakalı bir durumdur. Demek ki, mümin olma zafer için yeterli olsaydı, hazırlıklı olunması istenip şöyle denmezdi:

‘Onlara karşı gücünüzün yettiği her kuvveti hazırlayın savaş atları besleyin. Böylece hem Allah’ın düşmanlarını hem kendi düşmanlarınızı, hem de bunların dışında sizin bilmediğiniz ama Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutup caydırmış olursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız size eksiksiz iade edilir, hiçbir haksızlığa uğramazsınız. Onlar barışa yanaşırlarsa sen de yanaş’ Enfâl 60-61. Yani düşmana karşı hazırlıklı olma yolunda harcadıklarınızın karşılığını hem bu dünyada hem öbür dünyada bulursunuz.

Müminlerden, bilinen ve bilinmeyen düşmanlara karşı her zaman hazırlıklı olmaları ve zamanın gerektirdiği her türlü gücü temin etmeleri isteniyor. Bu da bir izzet sebebidir. Ayeti kerime o zaman için en önemli kuvvet olan savaş atlarını örnek veriyor, Resulüllah da kuvvetin atma olduğunu söyleyerek örneği günümüze kadar getiriyor. Çünkü hala mesela füze atma, bomba atma en önemli savaş gücü olmaya devam ediyor. Bu örnekler daha sonra hazırlanması gereken kuvvetin hep değişeceğine de işaret ediyor.

Böyle bir maddi hazırlığa, böyle bir izzete, böyle bir tevekküle sahip olursanız sayınızın az olması da mesele değil. Siz görevinizi yaparsanız korkmayın, dayandığınız Allah güçlüdür, Azizdir ‘ve
Allah’ın izniyle nice az topluluklar çok büyük topluluklara galip gelmiştir
’ Bakara 239.

‘Ve Allah’ın kesin vaadi vardır; eğer iman eder ve yapılması gerekenleri yaparsanız Allah öncekileri yaptığı gibi, sizi dünyanın sahipleri kılacak, size razı olduğu dininizi uygulama imkânı verecek, korkularınızı güvene tebdil edecektir. Yeter ki, şirk koşmadan Allah’a ibadet edin, bu hali değiştirip fâsık olmayın, namazınızı dosdoğru kılın, zekâtınızı verin, O’nun resulüne itaat ederek merhameti hak edin’ Nûr 55-56.

#Müslümanlık
#Füze