Sıcaklıkların kavurucu olduğu bir dönemdeyiz. Ülkeler coğrafi konumlarına göre bu sıcaklıklardan paylarını alıyorlar.“Küresel ısınma” dünyadaki yaşamın geleceğini tehdit eden en ciddi tehlike. Tarihçiler iklim değişikliklerinin ülkeler bazında ne tür gelişmelere yol açtığını araştırıyorlar.Sam White’ın “Osmanlı’da İsyan İklimi” kitabı bu araştırmalardan birisi. White 17. Yüzyıl'da Osmanlı’da zuhur eden “Celali İsyanları”nı kuraklık bağlamında inceliyor. White’a göre, “Küçük Buzul Çağı” denilen
Sıcaklıkların kavurucu olduğu bir dönemdeyiz. Ülkeler coğrafi konumlarına göre bu sıcaklıklardan paylarını alıyorlar.
” dünyadaki yaşamın geleceğini tehdit eden en ciddi tehlike. Tarihçiler iklim değişikliklerinin ülkeler bazında ne tür gelişmelere yol açtığını araştırıyorlar.
’ın “
” kitabı bu araştırmalardan birisi. White 17. Yüzyıl'da Osmanlı’da zuhur eden “
”nı kuraklık bağlamında inceliyor. White’a göre, “
” denilen küresel iklim değişmesi Osmanlı’nın iktisadi ve sosyal düzenini alt üst eden isyanlara yol açarak devleti yıkımın eşiğine sürükledi.
Dünya 17. Yüzyıl'dan çok daha kötü şartlar içinde. Kırsal nüfusun azalması, nüfusun giderek ‘
’ adı verilen alanlarda yoğunlaşması gıda ve su güvenliğini ciddi boyutlarda etkiliyor. Ülkeler barınmadan beslenmeye, sağlıktan güvenliğe bir dizi sorunla yüz yüzeler. Kapitalizm “
genetiği değiştirilmiş gıda ürünleri
”yle insanın biyolojik yapısını da bozuma uğratıyor. Beslenme alışkanlıklarının değişmesi obezite, şeker hastalığı ve diğer kronik hastalıkları etkiliyor. Tohum, ziraî ilaç ve insan sağlığı için harcanan paralar ekonomilere ağır yükler bindiriyor. Dünyada 570 milyondan fazla çiftçi olmasına rağmen, beş on kadar şirket, işlenmiş gıdalara yönelik küresel talepleri tarladan market zincirlerine kadar kontrol ediyor.
İklim değişikliği göç hareketlerini tetikliyor ve göçün hedeflendiği ülkelerde
” ve
” başta olmak üzere bir dizi olumsuz gelişmeye kaynaklık ediyor. Öte yandan Trump, ABD’nin “
Paris İklim Değişikliği Anlaşması
”ndan çekildiğini ilan ederek küresel ısınmayı durdurmaya yönelik uluslararası mutabakatı sakatladı. Trump’ın bu tavrı ABD’nin “
” anlayışına yönelik kuşkuları daha da derinleştirdi.
Dünyamızın muzdarip olduğu bir diğer ısınma türüyse artan askeri harcamalar. ABD Başkanı
Suudi Arabistan seyahatinde
ve Mısır diktatörü
ile tuhaf bir ayîn eşliğinde bir küreye el bastı. Bu sembolik ayînin bölgede bir başka ısınmanın işareti olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Trump Riyad ile 110 milyar dolarlık silah anlaşması yaptı. Ardından Suudi Arabistan/Birleşik Arap Emirlikleri ile Katar arasındaki kriz patlak verdi. Trump adeta yangına benzin döken bir itfaiyeci gibi bu krize müdahil oldu. Birkaç gün sonra Katar ile Trump yönetimi arasında 12 milyar dolarlık sürpriz bir silah anlaşması gerçekleşti.
Trump yönetimi Çin’i tahrik eden bir diğer silah anlaşmasını ise “
” ile yaptı. Tayvan’ı Çin’in bir parçası saymak konusunda çok çok hassas olan Çin bu anlaşmaya sert tepki verdi. Tayvan’da bağımsızlık yanlısı bir liderin başkanlık seçimleri kazanmış olması anlaşmasının etkisini artırıyor. Üstüne üstlük Trump’ın Kuzey Kore’ye yönelik son açıklamaları da Kore yarımadasındaki havanın daha fazla ısınmasına yol açtı. Bu hamlenin Güney Kore ve Çin tarafından olumlu karşılanmadığını bilhassa belirtmek gerek. ABD Güney Kore’ye dört adet daha “
Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD)”
sistemi kurmak istiyor. Tabii bunun parasını da Güney Kore’den tahsil edecek. Ancak Güney Kore yönetimi buna pek gönüllü değil. Çin ise Trump’ın hamlesinin daha çok kendisine yönelik olduğunu düşünüyor.
Yani, “
” ve “
”nde hava ısınıyor. Küremizde barut kokusu yayılıyor. Yakında “
r”da da havanın ısındırılması muhtemel. Bölgesel ısınmaların giderek yoğunlaşmasının nasıl bir patlamaya yol açabileceği üzerinde ciddi olarak düşünmek lazım.
#ABD
#Donald Trump
#Kral Selman
#Sisi