Bir süredir “Beyaz Saray”daki hizipler arasındaki “güç savaşı”na dair notlar aktarıyorum. Bu güç rekabeti ABD’nin dış politika paradigmalarını değiştirecek bir nitelik arzediyor. Savaşın seyrini izlemek ve değişen pozisyonların getireceği sonuçları öngörmek önemli bir çaba. Zira değişen pozisyonların ABD içinde ve dışında son derece yıkıcı etkileri olacaktır. Çevremizde, ülkemizi de çok yakından ilgilendiren gelişmeler bu güç savaşından bağımsız değil. İç savaşın mahiyetini anlamak için Amerikan
Bir süredir “
”daki hizipler arasındaki “
”na dair notlar aktarıyorum. Bu güç rekabeti ABD’nin dış politika paradigmalarını değiştirecek bir nitelik arzediyor. Savaşın seyrini izlemek ve değişen pozisyonların getireceği sonuçları öngörmek önemli bir çaba. Zira değişen pozisyonların ABD içinde ve dışında son derece yıkıcı etkileri olacaktır. Çevremizde, ülkemizi de çok yakından ilgilendiren gelişmeler bu güç savaşından bağımsız değil. İç savaşın mahiyetini anlamak için Amerikan medyasını izlerken ajandamda o kadar çok not birikti ki hepsini bir anda paylaşmak mümkün değil. Okurlarımızın sabrına güvenerek bir süre daha ABD yönetiminin kalbindeki gelişmelere dair notlarımı paylaşmaya devam edeceğim.
Beyaz Saray’daki güç savaşı ABD Başkanı
’ın atadığı isimlerin taraf olduğu hizipler arasında cereyan ediyor. Siyasal elitler, sermaye grupları, lobiler, medya, sosyal medya bu savaşın parçası. Hizipler ‘
ve ‘
’ olarak ayrılıyorlar. Bu terimlerin yerleştirildikleri bağlamlara daha önce değindiğim için tekrar etmeyeceğim.
“Ulusalcılar” Amerikan medyasında “
”, “
”, “
”, “
” gibi terimlerle de anılıyorlar. “
”ın yayın organı “
”, Beyaz Saray’daki Ulusalcı kanadın borazanı. Keza “Globalistler” aleyhindeki kampanyaların merkez üssü de, “Breitbart”. Hasımlarına göre “Breitbartçılar”ın dünya görüşü, İslamofobia ve Beyaz Irkçılığın zehirli bir karışımıdır. Daha anlaşılır olması için ilginç bir örnek vereceğim. “Breitbart” yazarlarından
, Temsilciler Meclisi üyesi olduğu dönemde, ABD’ye yönelik terör saldırılarına misilleme olarak Mekke ve Medine gibi Müslümanların kutsal şehirlerinin bombalanmasını önermekle şöhret kazanmıştı.
“Breitbart”ın finansörlerinden milyarder yatırımcı
Trump’ın seçim kampanyasının mega bağışçılarından biriydi. Mercer, İngiltere’deki
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi UKİP’
in lideri
ile de yakın arkadaş. Geçen Temmuz ayında liderlikten çekilen Farage, “
”e destek veren “
” kampanyasının öncüsüydü. Aşırı sağcı ve göçmen karşıtı olarak bilinen Farage, Trump’ın kampanyasına bizzat iştirak etti. Trump seçildikten sonra onu ziyaret eden ilk İngiliz siyasetçi de Farage.
Robert Mercer, ABD’nin petrol milyarderlerinden “
” ile de ittifak halinde imiş. Koch Ailesi, “
” içinde aşırı muhafazakâr bir grubun kurduğu “
” adlı hareketin en büyük destekçileri arasında. Koch Ailesi de, Mercer de “
”nın yıkıcı etkilerini reddeden akademisyenlere verdikleri destekle tanınıyorlar. “
”ndan çekilmesi için Trump’ı ikna eden ismin Bannon olması sürpriz değil.
Beyaz Saray’daki “Globalistler”in en önemli ismi, Ulusal Güvenlik Danışmanı
Breitbart’çılara göre “Globalistler”, Radikal İslamcılar-Solcular-Kültürel Marksistler- Medya İttifakının parçası. Breitbartçılar bu ittifakı Trump’ın gerçek gündeminin en tehlikeli rakibi olarak gösteriyorlar. Trump başta olmak üzere ABD yönetiminin iç ve dış politikanın önemli başlıklarında sergilediği çelişkili açıklamaların sebebi olarak bu iç savaş gösteriliyor. Mesela
“Stratejik ve Uluslararası Etütler Merkezi-CSIS”
den
,
deki bir yazısında “
İç bölünmelerimiz en büyük stratejik açığımız”
diyecekti.
Beyaz Saray’daki savaşın ön cephelerinde Ulusal Güvenlik Danışmanı
ve Trump’ın Baş Stratejisti
var. Breitbart’ın eski yöneticisi Bannon “
” demişti.
in “
İki Adım İleri Bir Adım Geri
” başlıklı bir kitabı var. Beyaz Saray hizipleri de benzer ritmikle, biri diğerini bertaraf edene kadar savaşa devam edecekler.